Şüpheli Almanya'ya gidiyor gibi. | Open Subtitles | المشتبه به ويبدو أنه في طريقه إلى ألمانيا. |
Oliver, Starling General'a gidiyor ama merak etmeyin, bir şeyi yok. | Open Subtitles | اوليفر في طريقه إلى ستارلينج جنرال لا داعي للقلق، سيكون بخير |
Muhtemelen onun yanına gidiyor. | Open Subtitles | هو على الأرجح في طريقه إلى ديريك الآن |
Bugüne dek, bu yıl içinde, 2100'den fazla göçmen Avrupa yolunda hayatlarını kaybetti. | TED | هذا العام حتى الآن، فقد أكثر من 2100 مهاجر حياته في طريقه إلى أوروبا. |
Bir mühendisimiz şu an yolda, fakat korkarım ki onu binanıza sizin almanız gerekiyor. | Open Subtitles | مهندس في طريقه إلى هناك, و لكن أخشى أنه يجب عليك إدخاله في ملكيتك. |
Onunla sokakta karşılaştık, arkadaşın olan heykeltıraşa gidiyordu. | Open Subtitles | التقينا به في الشارع، في طريقه إلى صديقك، النحات |
Japonya'ya giderken burada duracak. | Open Subtitles | سيتوقف هنا في طريقه إلى اليابان |
Başkan adaya doğru yolda. | Open Subtitles | الرئيس في طريقه إلى هذه الجزيرة.. |
Sana doğru geliyor dostum. | Open Subtitles | وهو في طريقه إلى الممر سوف يقابلك , يا صديقي |
Nosferatu yola koyulmuştu ve Wisborg'un felaketi de yaklaşıyordu. | Open Subtitles | العديد من الأمور الرهيبة بدأت في الوقوع .. "بينما كان "نوسفريتو" في طريقه إلى "ويسبورج |
Biz burada konuşurken Cheddar'a doğru yola çıktı bile. | Open Subtitles | في طريقه إلى قرية " تشيدار " بينما نتحدث الآن |
Doktorunuz yola çıktı geliyor. | Open Subtitles | طبيبك في طريقه إلى هنا |
Jerry yerinde görmek için Tokyo'ya gidiyor. | Open Subtitles | "جيري" في طريقه إلى "طوكيو" للتحري عنهم |
Değilse, Decker'ın sigorta poliçesiyle birlikte Meksika'ya gidiyor demektir. | Open Subtitles | إذا لم يكن معك، فهو في طريقه إلى (المكسيك) مع بوليصة تأمين (ديكر). |
Bart kiralık katilse, Dina Risi'yi susturmak için Arizona'ya gidiyor olmalı. | Open Subtitles | إذا كان (بارت) قاتلا مأجوراً محترفاً، فسيكون في طريقه إلى (أريزونا) لإسكات (دينا ريسي). |
Bay William Elliot, efendim. Dün akşam geldi, kış için Bath'a gidiyor. | Open Subtitles | انه السيد ويليام اليوت ,أتى الليلة الماضية في طريقه إلى باث من أجل الشتاء |
Burada Mars Bilim Laboratuvarı var, Mars'a gidiyor. Geçen hafta fırlatılmıştı. | TED | هنا لدينا "مختبر علوم المريخ" في طريقه إلى المريخ، تم اطلاقه في نهاية الأسبوع الماضي فقط. |
O zaman kurye kartlarla beraber Mueller'in yanına gidiyor. | Open Subtitles | وهذا يعني أن حامل الحقيبة في طريقه إلى (ميولر) -ومعه البطاقات |
Evet. George Frisco yolunda olmalı şu anda. | Open Subtitles | مؤكد أن جورج في طريقه إلى سان فرانسيسكو الآن |
Müdür çok endişeli ve sizinle konuşmak için şu an yolda. | Open Subtitles | المفوض قلق للغاية، وهو في طريقه إلى هنا ليتكلم معكم جميعاً الآن ... |
Domuzu sırf bunun için mi öldürdün? Bu zavallı hayvan zaten birinin Noel masasına gidiyordu. | Open Subtitles | هذا الخنزير المسكين كان في طريقه إلى مائدة أحدهم للإحتفال بالميلاد |
- Gemi Londra'ya giderken Gravesend'de duracak. | Open Subtitles | "القارب يتوقف في "جريفسند . "في طريقه إلى "لندن |
O Javi'nin onun evine doğru yolda olduğunu söyledi, yani onu öldürmek için. | Open Subtitles | (آري)، إستمع إليّ، تقول أنّ (خافي) في طريقه إلى منزلها، وهو ينوي قتلها. |
Bence önemli olan tek şey buraya doğru geliyor olduğu. | Open Subtitles | أظن إن جلَّ ما يهمنا هو إنه في طريقه إلى هنا |
Michael`ı vurmak için yola koyulmuştu. | Open Subtitles | حسناً , لقد كان في طريقه إلى بيت (مايكل) لكي يطلق عليه النار |
Biz burada konuşurken Cheddar'a doğru yola çıktı bile. | Open Subtitles | إنه في طريقه إلى القرية بينما نتحدَّث |
Doktorunuz yola çıktı geliyor. | Open Subtitles | طبيبك في طريقه إلى هنا |