"في عربة" - Translation from Arabic to Turkish

    • vagonunda
        
    • arabasında
        
    • Arabada
        
    • arabasına
        
    • arabasının içinde
        
    • bir minibüsün içinde
        
    Gözlem vagonunda karşılıklı oturuyorduk. Open Subtitles ولكننا كنا نجلس قبالة بعضنا في عربة الإطلاع
    Yemek vagonunda yaptıklarımı gördün! Bana 100 frank verdi. Open Subtitles إنظر لما فعلته في عربة الطعام ، لقد أعطتني 100 فرانك
    Babam beni el arabasında gezdiriyor. Fakat o nasıl kullanılacağını bilmiyor. Open Subtitles ابي يأخذني معه في عربة اليد لكنه لا يعرف كيف يقودها
    Şampanya, lüks bir yemek, eve at arabasında dönerken seni ellerdim. Open Subtitles بعض الشمبانيا، عشاء فاخر، أتحسسك في عربة تأخذنا إلى المنزل
    Hayatını kurtardığınız çocuk muhtemelen aşı olmamıştır... yabancılarla dolu bir Arabada seyahat etmesindense... benim gözetimim altında daha güvende olur. Open Subtitles الطفلة التي أنقذت حياتها لم تكن كذلك كما أظن لكني أعتقد أنها أكثر أماناً في رعايتي من سفرها في عربة مغلقة مع غرباء
    Çünkü o hatun tüm biraları boş bir bebek arabasına yuvarlıyordu. Open Subtitles لأن تلك السيدة كانت تدفع كل هذه الجعة في عربة فارغة
    Artık seni Safeway'de alışveriş arabasının içinde gezdirmeyeceğim. Open Subtitles انتهيتمندفعلكم منخلال السيفوي في عربة التسوق
    O haybeci geğiren, osuran, küçük piç için bir minibüsün içinde 6 ayımı harcamıştım. Open Subtitles بينما كنت ابدد وقتي في عربة لستة اشهر اصغي لذلك اللعين المغرور وهو يتجشأ ويطلق الريح ويتباهى
    Alıcı 20:00'de yemek vagonunda olacak. Open Subtitles المشتري سيكون في عربة الطعام في 8 مساء توقيت غرينتش.
    Bir saat önce yolcu vagonunda biri vardı, yeşil ceketli, kısa saçlı bir herifle konuşuyordu. Open Subtitles كانت هناك واحده في عربة الركاب قبل ساعه تـقريباً تتحدث مع رجل ما يرتدي سترة خضراء و شعره قصير
    Bu öğleden sonra, camlı salon vagonunda yazarken, ...bir mektup, bir günlük yazıyor diye düşündüm. Open Subtitles بعد ظهر اليوم , عندما كانت تكتب في عربة المُراقبة كنت أعتقد أنها تكتب رسالة , أو يوميات
    Bilmem, belki onu saman vagonunda romantik bir yolculuğa çıkarırım, ...kloroformla bayıltıp, yeni bir İpad için böbreğini satışa çıkarırım. Open Subtitles لا أعلم. ربّما سآخدها في جولة رومنسية في عربة القش، وأجعلها تنام بمخدر الكلوروفورم،
    Kaçırıldıktan sonra adamlarım seni o metro vagonunda bulduklarında Kanunsuz hakkında hiçbir şey bilmediğini söylemiştin. Open Subtitles حين وجدك رجالي في عربة المترو بعد اختطافك فزعمت جهلك بالحارس الليليّ.
    Bana lütfen bu çantayı neden kanlı bir şekilde evsiz bir adamın alışveriş arabasında bulduğumuzu anlatır mısınız? Open Subtitles أريدكِ أن تخبريني كيف انتهى .. الأمر بهذه الحقيبة عليها دماء في عربة رجل متشرّد ..
    Jamie'yi alış veriş arabasında görüp, kaçıran çocuksuz bir çiftmiş. Open Subtitles كانا زوجين بلا أطفال اللذان يفترض أنهما رأوها في في عربة التسوق واختطفاها
    Eğer gelirken getirdiyse, alışveriş arabasında değildi. Open Subtitles ها هو يحمل الفأس لو أنه أعاده لم نجده في عربة تسوقه
    Oregon yolunu aşan bir kervandaki bir Arabada yazılmış. Open Subtitles لقد كُتبت عندما كانت في عربة قطار وهو ذاهب إلى أورغون
    Arabada yaşamak zorunda kalmıştık. Open Subtitles تحتم علينا الانتقال للعيش في عربة المحطة
    O zamanlar, biz Hintliler seyahat etmek istediğimizde iki tekerlekli at arabasına atlayıp gökyüzüne uçardık. TED لذلك في تلك الأيام عندما كنا نريد نحن الهنود السفر كنا نقفز في عربة ثم ننطلق مركزين نحو السماء.
    Silahları torbaya koy. Torbayı da alışveriş arabasına. Open Subtitles . ضع البنادق في الحقيبة ضع الحقائب في عربة
    Pekâlâ, yani Morty Beyers Tanrıyı kızdırdığı için mi Morelli'nin arabasının içinde kızardı? Open Subtitles حسنا تعتقد أن (مورتي بايرز) تفحم في عربة (موريللي) لأنه أساء إلى الله؟
    Onu alışveriş arabasının içinde mi buldunuz? Open Subtitles هل وجدتوها في عربة تسوق؟
    O haybeci geğiren, osuran, küçük piç için bir minibüsün içinde 6 ayımı harcamıştım. Open Subtitles بينما كنت ابدد وقتي في عربة لستة اشهر اصغي لذلك اللعين المغرور وهو يتجشأ ويطلق الريح ويتباهى

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more