"في علبة" - Translation from Arabic to Turkish

    • kutusunda
        
    • kutuda
        
    • bir kutuya
        
    • çantamda
        
    • kutudaki
        
    • kutusuna
        
    • kutusundaki
        
    • kutusunun içinde
        
    • konserve kutusunun
        
    • kutusun
        
    • kutunun
        
    • kutu dolusu
        
    Terlediğim için söylemesi zor ama jöle kutusunda yazdığı gibi kullanıyorum. Open Subtitles من الصعب علي التوضيح لك لأنني حاليا أعرق ولكنني أستخدمه كما تقول التعليمات في علبة الجيل تماما
    Posta kutusunda unutulmuş bir çocuk, kendi ailesini kurmak için çabalamalı. Open Subtitles أتظن أن طفلاً ترك في علبة بريد سيستغنم فرصة إفساد حياة عائلته ؟ أعليك ذكر هذا الأمر ؟
    Teneke bir kutuda arkadaşlarınızla bağlı olarak geçirmek için TED إن 240 يوما مدّة طويلة للسفر مع زملائك في علبة من الصفيح.
    Dondurulmuş taşları kumaş bir kutuya koy, onları bile yerler. Open Subtitles تقطع القطع المثلجة في علبة نسيج قطني وهم يأكلونها أيضاً
    Bel çantamda birşey var! Open Subtitles إنتظر، إنتظر, لدي شيء في علبة خصري
    Küçük, siyah bir kutudaki mücevherlerimi gören oldu mu? Open Subtitles هل رأى احدكم مجوهراتي؟ كانت في علبة سوداء
    Patlayıcı puro kutusuna konulmuş olmalı. Open Subtitles إذاَ لابد أن القنبلة كانت في علبة السجائر
    Oh, bir de kuru üzüm kutusundaki kız için düşündüğüm ahlaksız düşünceler için beni affet. Open Subtitles وسامحني على الأفكار الغير نقية بشأن الفتاة في علبة الحلوى
    Öyle bir konserve kutusunun içinde doğaya nasıl yakın olursun ki? Open Subtitles كيف يمكنك أن تكون قريبا من الطبيعة في علبة صغيرة مثل تلك
    Tanrım, Viktor lütfen babanın o fıstık kutusunda olduğunu söyleme. Open Subtitles فيكتور، أرجوك أخبرني أن والدك ليس في علبة الفول السودانى تلك
    Tanrım, Viktor lütfen babanın o fıstık kutusunda olduğunu söyleme. Open Subtitles فيكتور، أرجوك أخبرني أن والدك ليس في علبة الفول السودانى تلك
    Bozuk para kutusunda 37 kuruşum var. Günlüğümü de ellemeyin sakın. Open Subtitles يوجد 37 سنتاً في علبة عملاتي وابتعدوا عن يومياتي
    İster teneke kutuda, ister selofan ya da battaniyeye sarılmış ol, seni evde istiyorum. Open Subtitles في علبة قصدير، ورق سيلوفان أو ملفوف في بطانية أريدك باليت.
    Ama Sunnyvale'e ümit, sihrini parlak bir teneke kutuda... taşıyan ihtiyar bir iyimser tarafından verildi. Open Subtitles لكن الأمل يتحسس لتوه سانيفيل، متمثلاً في زي المتفائل الكهل الذي يحمل سحره في علبة صفيح لامعة.
    -O kutuda bir hastalik. -Bir lavobaya bile sürmem onu. Open Subtitles إنها آفة في علبة لن أستخدمة لسدّ شقوق المجلى
    Ama bazen onları bir kutuya koyup terk edip kaçmak istiyor insan. Open Subtitles بعض الأوقات تريدين وضعهم في علبة ثم تتركين العلبة على الرف, وتركضين ورائهم
    - Beslenme çantamda yok mu? Open Subtitles إنها في علبة الغداء، أليس كذلك؟
    Bir an kutudaki hapları saymamı isteyecek falan sandım. Open Subtitles إعتقدتُ بأنه سيطلب من أن أحسب عدد الحبوب في علبة دوائه
    Makyaj kutusuna bakıp da kendimi gördüğümde... onun yüzünü hatırlayabiliyordum. Open Subtitles عندما انظر في علبة التجميل لارى وجهي يمكن أن أتذكّر شكلها
    Şu ayakkabı kutusundaki yarı yenmiş kuş da kimin? Open Subtitles لمن ينتمي هذا الطائر النصف المأكول في علبة الأحذية؟
    Öyle bir konserve kutusunun içinde doğaya nasıl yakın olursun ki? Open Subtitles كيف يمكنك أن تكون قريبا من الطبيعة في علبة صغيرة مثل تلك
    Her zamanki yerinde sehpanın altındaki sigara kutusun içinde. Open Subtitles في علبة السيجار تحت طاولة القهوة حيث يكون دائماً
    Büyük bir kutunun için tıkıştırılmış bir tür patlamış gevrek gibi mi? Open Subtitles إنه أمر أشبه بفيشار وشيبسي ومقرمشات تجمعوا كلهم في علبة واحدة كبيرة
    Giggs'e bir kutu dolusu sarı kart gösterilir mi? Open Subtitles هل تصدقين أنهم أعطوا اللاعب غيغز " بطاقة صفراء في علبة ؟ "

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more