Yani, senin yaşında bir çok insan ölene dek içmeyi tercih ederdi. | Open Subtitles | اعتقد ان معظم الناس الذين في عمرك يريدون ان يشربوا حتى النهاية |
Bak, senin yaşında bebek sahibi olmanın nasıl birşey olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | انظر ، أنــا أعــلم مــاهو أنّ تحظى بجنينّ في عمرك هـــذا |
Biliyor musun, senin yaşındayken çok daha iyi içme oyunları vardı. | Open Subtitles | أتعلم, عندما كنت في عمرك كانت لدينا ألعاب أفضل بكثير للشرب |
-Lana senin yaşındayken spor araba çalmaktan daha kötü şeyler de yaptım. | Open Subtitles | لقد قمت بأعمال أسوء من سرقة سيارة رياضية عندما كنت في عمرك |
Cinselliğin, senin yaşındaki bir kadına "cinsiyet" anlamı dışında bir şey ifade etmemesi gerekiyor. | Open Subtitles | لامرأة في عمرك ، الجنس ينبغي أن يكون مرادفاً للنوع فقط |
Orada yatıp, bu yaşta ölümden bahsetmeye nasıl kalkışırsın? | Open Subtitles | كيف تجرؤ وأنت مستلقى هكذا ووتحدث عن الموت في عمرك |
Sizin yaşınızdaki kadınlar demek kötü bir şey değil. | Open Subtitles | أعني إنه ليس شيء سيئ لقول: النساء في عمرك |
18 yaşındakilerin böyle bir liste yaptığını bilmiyordum. | Open Subtitles | لا اعرف اي فتاه في عمرك لديها قائمه اشياء تريد عملها قبل ان تموت |
Karışık işlere girme Senin yaşında çok sakat. | Open Subtitles | لا تفعل أشياء معقدة أنه أمر خطير في عمرك |
Tam senin yaşında bir adamın... karnına çok ciddi bir darbe aldığı için, neredeyse öldüğünü duymuştum. | Open Subtitles | بدا لي أنّني قد سمعت أنّ شخصاً في عمرك قد تلقى لكمةً في أمعائه .. وكادت تقتله |
Çünkü senin yaşında kanın, kaynaması durulmuştur... uslanmıştır aklın sesine kulak verir. | Open Subtitles | في عمرك عليك الانتظار بتواضع للدينونة واية دينونة |
Yani, senin yaşında yumurtaların hala çalışması mucize. | Open Subtitles | أقصد فحسب أن معظم بويضان من هنّ في عمرك لا يحبلن |
Ben de senin yaşındayken bilgisayar başından kalkmayan kuzenimin kıyafetlerini giyiyordum. | Open Subtitles | عندما كنت في عمرك أيضاً لكن الأن، منذ أن أصبحت ماندي |
Hadi ama. Senin yaşındayken aşk asla, asla, asla bitmez. | Open Subtitles | بحقــك ، في عمرك الحب للأبــد و للأبـد و للأبد |
Ben senin yaşındayken evlendim, o kadar da kötü değil aslında. | Open Subtitles | ، أنا تزوجت عندما كنت في عمرك أنه ليس سيء جداً |
Ama biraz tuhaf, çünkü bu yaz olduğu gibi, senin yaşındaki birinin benim yaşımdaki bir kızı baştan çıkartması kurallara aykırı değil mi? | Open Subtitles | لانه من المخالف للقوانين ايضا أن يقوم شخص في عمرك بإغواء قاصر مثلما فعلت معي هذا الصيف في المعسكر |
Senin yaşındaki erkekler aptal olabilir. Hiç böyle düşündün mü? | Open Subtitles | الرجال في عمرك قد يكونوا أغبياء جدا هل فكّرت بذلك أبداً؟ |
Bu yaşta bir yerde duramıyor. | Open Subtitles | في عمرك يصعب الانتظار ، لا أدري ماذا أقول |
Sizin yaşınızdaki çocuklar ne yapıyorsa onu yapacağız. | Open Subtitles | حسناً سنفعل مايحب كل طفل في عمرك أن يفعله.. |
Bitmedi, hiçbir şey bitmedi. Dahası var. | Open Subtitles | هذه ليست النهاية، ليست النهاية، ما زال في عمرك بقيّة. |
Umarım senin Yaşına geldiğimde insanlara karşı daha nazik olurum! | Open Subtitles | أتمنى أن أكون ألطف مع الناس عندما أكون في عمرك |
Şehir hudutlarında senin yaşlarında bir Avrupalı pislik ölü bulundu. | Open Subtitles | احد الرجال الأوروبيون في عمرك تقريبا قُتل علي الحدود |
Biliyor musun, senin yaşlarındayken babam samanların üzerine atlamama izin verirdi. | Open Subtitles | عندما كنت في عمرك كان أبي يتركني أقفز في أكوام التبن هنا |