"في غرفه" - Translation from Arabic to Turkish

    • odasında
        
    • bir odada
        
    • bir odaya
        
    • odamda
        
    Ve fikir kendi kendine hareket eden bir kaç tezgah tasarlamaktı ana fuar odasında olacak. TED والفكره أن ابتدع بعض المقاعد ذاتيه الحركه في غرفه العرض الرئيسيه.
    Bu, kızın soyunma odasında üzerinde kan lekeleriyle bulundu. Open Subtitles وجدناه و هو ملوث بالدماء في غرفه الفتاه المختفيه
    O, Edmund. Dianne de yatak odasında. Open Subtitles كل ما اعرفه ان ادموند وديانا كانا في غرفه النوم
    Yalıtımlı, köşede kendi pisliği olan kilitli bir odada olmasını görmeyi çok isterim Open Subtitles أفضّل أن أراه في غرفه مغلقة، مبطنة يتغوّط على نفسه في الزاويه
    Sizi küçük bir odaya alıyorlar ve orada yemek veya içmek isteyebileceğiniz her şey var. Open Subtitles الطعام يضعوك في غرفه صغيرة بها كل ماتريد أن تأكل أو تشرب
    Ben sorunları yatak odamda çözerim ama siz asla! Open Subtitles على الاقل مشاكلي يمكن حلها في غرفه نومٍ واحده اما انت فلن تستطيع ان تحل مشاكلك في الف حجره
    Bay Taylor'ın.. odasında kadın elbiseleri bulundurduğunu biliyor musunuz? Open Subtitles هل تعلم بان السيد تايلور كان يحتفظ بملابس نسائية في غرفه ؟
    Eve gitmiyorsun. Artık burada misafir odasında uyuyacaksın. Open Subtitles لن تذهب الى بيتك سوف تنام في غرفه الضيوف
    Eserlerinizi bir otel odasında bestelediğiniz doğru mu? Open Subtitles هل هو صحيح انك تؤلف الالحان في غرفه فندق ؟
    Daha önce soyunma odasında iken görünmez oldum. Open Subtitles سابقاً عندما كنا في غرفه الملابس كنت خفّي تحولت الى خفّي
    Ostroff Merkezi. Kızın bir motel odasında yalnız, uyuşturucu verilmiş halde uyanıyor ve sen ise onu öylece teslim ediyorsun. Open Subtitles تستيقظ ابنتك وحيدة مخدّرة في غرفه فندق فارغة ، وجعلتها متورطة بذلك
    Caleb'in misafir odasında kalıp kalamayacağını soracağım. Open Subtitles أنا فقط سأسألها أذا كان يمكن لكايلب البقاء في غرفه الضيوف
    Sanırım, bu, onun birkaç geceliğine misafir odasında kalıp kalamayacağını sormak için iyi bir zaman değil, değil mi? Open Subtitles أذآ, أعتقد أن هذا وقتٌ سيء لنرى أذا كان يستطيع أن يبقى في غرفه الضيوف لبضعه أيام؟
    Ve maçtan sonra soyunma odasında onu öldürmedin. Open Subtitles وبعدها بعد المباراة في غرفه التغيير أنت لم تقتلها
    Herzamanki gibi, tüm öğleden sonrayı yatak odasında geçirdiler. Open Subtitles كالعادة.. إنهم في غرفه النوم طوال فترة الظهيره
    Beni izleyin. Senin takımın gözlem odasında kalacak. İyi misin? Open Subtitles اتبعوني الفريق سيكون في غرفه المراقبه هل انتي بخير؟
    Annem ve babamın odasında ufak bir yatağım vardı. Open Subtitles اِعتدت ان يكون لدي سريرا صغير في غرفه والداي
    Belki de kimselerin olmadığı bir odada ona yardım edebilirim. Open Subtitles ربما يمكنني مساعدته في غرفه لا يوجد بها آخرون
    Aslında garajın üzerindeki bir odada kalıyorum. Open Subtitles لا.. ولكن في غرفه فوق مرئاب السيارات ..نعم
    Kendini neden çıkışı olmayan bir odaya Beverly ile kilitledi peki? Open Subtitles لم يريد حبس نفسه في غرفه مع بيفرلي عندما لايكون هناك طريق للخروج
    Şüphelileri bir odaya koyunca açık vereni görüyor musun? Open Subtitles وضعت المشتبه بهم في غرفه و تراقب من الذي سينهار
    En son İngiltere, Susse'de şatodaki odamda olduğumu hatırlıyorum. Open Subtitles أخر ما أَتذكره، أني كنت في سوسكيز إنجلترا، في غرفه قلعتي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more