Ve fikir kendi kendine hareket eden bir kaç tezgah tasarlamaktı ana fuar odasında olacak. | TED | والفكره أن ابتدع بعض المقاعد ذاتيه الحركه في غرفه العرض الرئيسيه. |
Bu, kızın soyunma odasında üzerinde kan lekeleriyle bulundu. | Open Subtitles | وجدناه و هو ملوث بالدماء في غرفه الفتاه المختفيه |
O, Edmund. Dianne de yatak odasında. | Open Subtitles | كل ما اعرفه ان ادموند وديانا كانا في غرفه النوم |
Yalıtımlı, köşede kendi pisliği olan kilitli bir odada olmasını görmeyi çok isterim | Open Subtitles | أفضّل أن أراه في غرفه مغلقة، مبطنة يتغوّط على نفسه في الزاويه |
Sizi küçük bir odaya alıyorlar ve orada yemek veya içmek isteyebileceğiniz her şey var. | Open Subtitles | الطعام يضعوك في غرفه صغيرة بها كل ماتريد أن تأكل أو تشرب |
Ben sorunları yatak odamda çözerim ama siz asla! | Open Subtitles | على الاقل مشاكلي يمكن حلها في غرفه نومٍ واحده اما انت فلن تستطيع ان تحل مشاكلك في الف حجره |
Bay Taylor'ın.. odasında kadın elbiseleri bulundurduğunu biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعلم بان السيد تايلور كان يحتفظ بملابس نسائية في غرفه ؟ |
Eve gitmiyorsun. Artık burada misafir odasında uyuyacaksın. | Open Subtitles | لن تذهب الى بيتك سوف تنام في غرفه الضيوف |
Eserlerinizi bir otel odasında bestelediğiniz doğru mu? | Open Subtitles | هل هو صحيح انك تؤلف الالحان في غرفه فندق ؟ |
Daha önce soyunma odasında iken görünmez oldum. | Open Subtitles | سابقاً عندما كنا في غرفه الملابس كنت خفّي تحولت الى خفّي |
Ostroff Merkezi. Kızın bir motel odasında yalnız, uyuşturucu verilmiş halde uyanıyor ve sen ise onu öylece teslim ediyorsun. | Open Subtitles | تستيقظ ابنتك وحيدة مخدّرة في غرفه فندق فارغة ، وجعلتها متورطة بذلك |
Caleb'in misafir odasında kalıp kalamayacağını soracağım. | Open Subtitles | أنا فقط سأسألها أذا كان يمكن لكايلب البقاء في غرفه الضيوف |
Sanırım, bu, onun birkaç geceliğine misafir odasında kalıp kalamayacağını sormak için iyi bir zaman değil, değil mi? | Open Subtitles | أذآ, أعتقد أن هذا وقتٌ سيء لنرى أذا كان يستطيع أن يبقى في غرفه الضيوف لبضعه أيام؟ |
Ve maçtan sonra soyunma odasında onu öldürmedin. | Open Subtitles | وبعدها بعد المباراة في غرفه التغيير أنت لم تقتلها |
Herzamanki gibi, tüm öğleden sonrayı yatak odasında geçirdiler. | Open Subtitles | كالعادة.. إنهم في غرفه النوم طوال فترة الظهيره |
Beni izleyin. Senin takımın gözlem odasında kalacak. İyi misin? | Open Subtitles | اتبعوني الفريق سيكون في غرفه المراقبه هل انتي بخير؟ |
Annem ve babamın odasında ufak bir yatağım vardı. | Open Subtitles | اِعتدت ان يكون لدي سريرا صغير في غرفه والداي |
Belki de kimselerin olmadığı bir odada ona yardım edebilirim. | Open Subtitles | ربما يمكنني مساعدته في غرفه لا يوجد بها آخرون |
Aslında garajın üzerindeki bir odada kalıyorum. | Open Subtitles | لا.. ولكن في غرفه فوق مرئاب السيارات ..نعم |
Kendini neden çıkışı olmayan bir odaya Beverly ile kilitledi peki? | Open Subtitles | لم يريد حبس نفسه في غرفه مع بيفرلي عندما لايكون هناك طريق للخروج |
Şüphelileri bir odaya koyunca açık vereni görüyor musun? | Open Subtitles | وضعت المشتبه بهم في غرفه و تراقب من الذي سينهار |
En son İngiltere, Susse'de şatodaki odamda olduğumu hatırlıyorum. | Open Subtitles | أخر ما أَتذكره، أني كنت في سوسكيز إنجلترا، في غرفه قلعتي |