Bu sessizlik Filistin'de pasif direnişin büyüyebilmesi, hatta hayatta kalabilmesi olasılığı için derin sonuçlar taşıyor. | TED | هذا الصمت يحمل عواقب عميقة لاحتمال ويمكن أن تنمو اللاعنف، أو حتى البقاء على قيد الحياة، في فلسطين. |
On dokuz yaşıma girdiğimde, kariyerime ilk kadın foto muhabiri olarak Gazze Şeridi'nde Filistin'de başladım. | TED | عندما بلغت التاسعة عشر، بدأت حياتي المهنية كأول أنثي تعمل كمصورة صحفية في قطاع غزة في فلسطين. |
Hala Filistin'de, ölen adamın müritleriyle beraber olmalı. | Open Subtitles | لابد انه في مكان ما في فلسطين مع الاتباع الاخرين للرجل الميت |
Filistin'de hepinize temiz çarşaf sözü veriyorum. | Open Subtitles | وأنا أعدكم الكل سيحصل على أغطية نظيفة في فلسطين. |
Filistin'deki Yahudi liderliğiyle bağlantıları olan çeşitli grupların temsilcileriyle Pera Palas Otel'inde görüştü. | Open Subtitles | قابل مُمثلين لمجموعات مُختلفة الصلات "بالقيادة اليهودية في "فلسطين "في فندق قصر "بيرا |
Ama en azından çocuklar ve gençler sınırı geçip hürriyete kavuşsalar ve Filistin'de huzur içinde yaşasalardı. | Open Subtitles | على الأقل الأطفال والشباب ينبغي أن نصل إلى الحدود ونعيش بسلام في فلسطين. |
Ölüm yakınsa Filistin'de, "Schwartz ve Oğulları"nın ne önemi var? | Open Subtitles | إذا كنا جميعا سنموت، لن نتحتاج شوارتز و أبني في فلسطين. |
Filistin'de Yahudiler kutlamalar yapiyordu. 1930'lardan bu yana, | Open Subtitles | إحتفل اليهود في فلسطين منذ الثلاثينات على الأقل |
Çocukken Filistin'de beraber oyun oynardık. | Open Subtitles | كنا نلعب معاً عندما كنا صغاراً في فلسطين |
Fakat uzaklarda, Filistin'de bir başka adam evine geliyordu. | Open Subtitles | ولكن بعيداً في فلسطين رجل آخر يذهب للمنزل |
Filistin'de bir İbrani üniversitesi için para toplamak amacıyla önümüzdeki hafta Amerika'ya yola çıkacağım. | Open Subtitles | سأبحر للولايات المتحدة الاسبوع المقبل لاجمع المال لجامعة عبرية في فلسطين |
Filistin'de bir İbrani üniversitesi için para toplamak amacıyla önümüzdeki hafta Amerika'ya yola çıkacağım. | Open Subtitles | أنا ابحر إلى الولايات المتحدة الأسبوع المقبل لجمع الأموال لجامعة اليهودية في فلسطين |
İncil David'in büyük demir yığınağı yaptığını söyler, Arkeologlar bunları bugünkü Filistin'de bulmuşlar ve o nesilden kalıntılar vardır. | TED | ويخبرنا الكتاب المقدس بقيام داوود بإنشاء مخازن الحديد والتي عثر عليها اليوم علماء الآثار في فلسطين مما يدل على وجود هذا الجيل |
Sizlerden ve bütün çocuklarımızdan Filistin'de kurulacak yeni devletimiz için sokaklardan para toplamanızı isteyeceğiz. | Open Subtitles | وكل شخص منكم سيطلب منه أن يخرج للشارع... ليجمع تبرّعات لإنشاء.. ولاية جديدة في فلسطين |
İsa döneminde Filistin'de kullanılan dil. - Ne yazıyor? | Open Subtitles | يبدو انه كان في فلسطين في ذلك الوقت ؟ |
Antik Filistin'de orkidelerin yetiştiğini hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | حسناً، لا أعتقد أن السحالي تنمو في في "فلسطين القديمة". |
AM: Bizim hikayemiz aslında farklı dünyalarda, Filistin'de etli pilav ve kırmızı şarap üzerine başladı. | TED | "آجا": في الواقع، بدأت قصّتنا عبر العديدِ من البلدان من خلالِ المقلوبة (طبقٌ شعبيّ) والنبيذِ الأحمرِ في فلسطين. |
Ve çok yakında Filistin'de olacağız. | Open Subtitles | سنكون في فلسطين قريبا. |
Türk 4. Ordu'su, Süveyş kanalından 150 mil uzakta, Filistin'de konuşlanmıştı. | Open Subtitles | كان الجيش التركي الرابع متمركزاً في (فلسطين) على بعد 150 ميل فقط من قناة السويس |
İşçilerimizin paraları ile birlikte kesin itirafları var Filistin'deki Siyonist ayrılıkçıların haksız mücadelesini desteklemek istediler. | Open Subtitles | اعترافاتهم هي دليل قاطع أنه مع المال من عمالنا أرادوا دعم الحرب الظالمة من الانفصاليين الصهيوني في فلسطين |
Gavriela'ya göre, Filistin'deki Anti-Mossad'çı bir örgütü finanse ediyormuş. | Open Subtitles | طبقاً لGavriela، يُموّلُ معادي لَMossad مجموعة في فلسطين. |