"في قفص" - Translation from Arabic to Turkish

    • kafeste
        
    • kafese
        
    • Kafesteki
        
    • kafesinde
        
    • kafesin içinde
        
    • kümesine
        
    • kafesin içindeyken
        
    -Bütün bir hayatini kafeste geçirdin. -Kim oldugunu kabul ederek... Open Subtitles قضيت حياتك محتجزة في قفص عبر قبولك ما أنت عليه
    kafeste olmak ne hissettiriyor insanların seni yakalama yöntemi nasıl? Open Subtitles كيف تشعرين كونك في قفص مسألة أن الرجل كان سيمتلكك؟
    Beni bu adamla kafese koy onu iki raundda rahat deviririm. Open Subtitles ضعيني في قفص مع هذا الشخص و سأهزمه في جولتين بسهوله
    Peki, bunu kabul etmezsem, beni babamın yanına, kafese mi koyacaksın? Open Subtitles ولو لم أوافق على هذا ماذا، ستسجنيني في قفص مع أبي؟
    Tüm o öfkesine rağmen, yine de o Kafesteki bir siktir. Open Subtitles بالرغم من كل غضبه, فهو لا يزال سوى قضيب في قفص
    Unutacaklardır aynı beni unuttukları gibi o kaplan kafesinde geçen acı dolu 18 ay gibi. Open Subtitles تماماً كما نسوا أمري، في قفص النمر ذاك لـ18 شهراً مؤلماً.
    Yürümeye başladığından beri o cam kafesin içinde. Open Subtitles لقد كان عالق في قفص زجاجي منذ أن كان طفلا.
    Joca ile zenci ve çingenelerle dolu bir kafeste yaşayacağız. Open Subtitles أنا و هو سنسكن في قفص مليء بالزنوج و الغجر
    Geri kalan ömrünü bir kafeste geçirmekten kurtarmaya çalışıyorum seni. Open Subtitles أحاول أن أمنعك من تمضية بقية حياتك مسجوناً في قفص
    Geçenlerde kafeste hapsedilen bir çocuğu kontrole gittiğimde kümeste hapsedilen bir genç buldum. Open Subtitles الاسبوع الماضي ذهبت لتفق طفل كان محجوزا في قفص ووجدت مراهقا في حظيرة
    Adam altı yıldır seni kendi bokunun içinde bir kafeste yaşatıyordu. Open Subtitles لقد جعلك تعيشين في قفص مليء بالبول والغائط لست سنوات كاملة
    Anıların yok olmadı. Sadece bir kafeste, kilit altına alındı. Open Subtitles لم يتم تدمير تلك الذكريات ولكن تم وضعها في قفص.
    Bak, şu an bir kafeste olmamanın tek nedeni benim. Open Subtitles انظري، السبب الوحيد لانك لست عالقة في قفص الآن انا.
    Eğer aynı deney faresini alıp onu diğer farelerle bir kafese koyarsak, birkaç hafta sonra durum iyileşir. TED وإن أخذت نفس الفأر ووضعته في قفص مع فئران آخرين، فسيكون بخير خلال بضعة أسابيع.
    Bu güzel kız çelik bir kafese kapatılacak ve yavaşça 200 kiloluk vahşi bir gorile dönüşecek. Open Subtitles هذه البنتِ الجميلةِ ستحبس في قفص فولاذي، و ستتحول ببطئ شديد إلى غوريلا شرسة بوزن 450 رطل.
    Bir kafese koyulup içerisinde döndürülmek isterdim, sirklerdeki gibi. Open Subtitles رغبت أن أوضع في قفص وأنطوي على نفسي كما في السيرك
    Beni Moskova'ya götürüp, hayvanat bahçesinde bir kafese kapatabilirler. Open Subtitles سيذهبون بي إلى موسكو و يضعونني في قفص حديقة الحيوانات
    Şehrin merkezinde kafese tıkılmış bir canavar... yaz sıcağında. Open Subtitles الوحش محبوس في قفص في قلب المدينة المتعفنة في ارض الصيف, هرب من المدينة تاركاً وراءه الفوضي والاضطراب
    Kafesteki aslandan beter bu. Becerilebilecek gibi değil. Open Subtitles هو أسوأ مِنْ أسد في قفص أنْ لا يكون شد معه
    İçinizden biri ceketini düşürmüş. Bu sabah kaplanın kafesinde bulduk. Open Subtitles أحد منكم أوقع بجاكته , وجدناه في قفص النمر في الصباح
    Öyle yardıma muhtaç oluyorlar ve bir kafesin içinde mahsur kalıyorlar. Open Subtitles كانهم يحتاجون المساعدة بشدة و هم في قفص قبيح جداً
    - Ve ben altıncı sınıftayken bir evcil hayvan çiftliğine gitmiştik, ve rüyamdaki aynı sporcu tipler beni tavuk kümesine kilitlemişlerdi. Open Subtitles -وعندما كنتُ في الصف السادس ، ذهبنا في رحلة إلى حديقة حيوانات أليفة، ونفس اللاعبين من حلمي حبسوني في قفص الدجاج.
    Bir kafesin içindeyken bile senin hiç olmadığın kadar özgürüm. Open Subtitles حتى في قفص مازلت لدي حرية اكثر من ما ستكون لك في اي وقت

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more