İyileşmeye başlayan bölgelerinde ezikler var sanki her hafta farklı bir kaburgasını kırmış. | Open Subtitles | كدمات في مختلف مراحل التشافي الأضلاع التي يبدو وكأنه كسر واحداً مختلفاً أسبوعياً |
fakat peki bu, mesela, birçok insanın düşündüğü gibi, farklı kıtalardaki insan grupları arasında, büyük genetik farklılıklar olduğu anlamına gelir mi? | TED | ولكن هل يعني هذا كما يتراءى للكثيرين ان هناك فروق جينية كبيرة بين المجموعات في مختلف القارات على سبيل المثال ؟ |
Safra taşları, kuyumculuktan bildiği döküm kurallarına uyuyordu. Bu kurallar, pek çok alanda katıları, yapısal benzerliklerinden tanımlamayı sağlar. | TED | خاضعة لمبادئ القولبة التي عرفها من صياغة الحلي، قواعد مفيدة في مختلف التخصصات لفهم المواد الصلبة بعلاقاتهم الهيكلية. |
Şirketim pek çok alanda her çeşit yeni teknolojiyi icat eder. | TED | شركتي تخترع كل أنواع التكنولوجيا الحديثة في مختلف المجالات. |
Ancak gerçek dünyanın her yerinde pek çok farklı şekilde etrafımızı sarmış, birbirimizden ayrılmış durumdayız. | TED | ولكن الحقيقة هي أننا ننفصل عن بعضنا البعض بطرق عديدة وفي العديد من الأماكن في مختلف أنحاء العالم. |
"Ülke çapında yapılan değişik araştırmalarda da bu durum kanıtlanmıştır" | Open Subtitles | ان هذا متماشي مع الدراسات المماثلة التي اجريت في مكان آخر في مختلف أنحاء البلاد. |
Birçok ülkeye gittiğimi sık sık söylüyorum yalan söylediğimi düşünmüyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | بالرغم من أنني كبرت في مختلف الأماكن أبدو أنني أكذب, أليس كذلك؟ |
özellikle büyük takımlar için? İşte bu, benim senelerdir, farklı iş yerlerinde, araştırmamla, cevabını bulmaya çalıştığım soru. | TED | إنه سؤال حاولت أن أجد له حلًا لسنوات عديدة في مختلف بيئات العمل من خلال بحثي. |
Ve sanırım bu şu anda farklı hükümetlerde yaşanan yasallık krizinin arkasındaki sebep. | TED | بكل بساطة. وأعتقد لحد كبير أن هذا هو سبب الأزمة .. الشرعية في مختلف الحكومات في الوقت الحالى. |
farklı arkadaşlık sitelerine kaydolurken, gerçekten de çok meşguldüm. | TED | عندما كنت أسجل نفسي في مختلف مواقع التعارف ، كنت فعلا مشغولة، |
Bu tablo, dünyanın farklı yerlerinde 15-24 yaş arası insanların sayısını gösteriyor. Bir süreliğine şu mavi çizgiye odaklanmanızı istiyorum. | TED | أنا أريكم عدد الأشخاص ما بين 15 و 24 سنة في مختلف أنحاء العالم والخط الأزرق هو ما أريدكم أن تركزوا عليه لبرهة |
Doğrusu bugün birçok doktorla farklı hastalık kategorilerinde çalışma yapıyoruz. | TED | وبالفعل، اليوم نعمل مع العديد من الأطباء في مختلف مجالات المرض. |
Yakın bir zaman sonra, binlerce insanın zemin hazırladığı birçok alanda meydana gelen değişiklikleri görmeye başladık, buna bugün burada bulunan sizler de dâhilsiniz ve sizlere teşekkür ediyorum. | TED | و بعد فترة قليلة، بدأنا برؤية حدوث التغيرات في مختلف الحقول، تترسخ لدى الآلاف من الناس، و بضمنهم كثير من الموجودين هنا اليوم، و أنا اشكركم. |
Çünkü o zamanlar orada sadece tek bir üniversite vardı. Ama komşumuz Nijerya, İngilizce eğitim için birçok alanda fırsatlar sunuyordu. | TED | في ذلك الوقت، كانت هناك جامعة واحدة فقط في الكاميرون ولكن نيجيريا في الجوار قدمت بعض الفرص للكاميرونيين ذوي التعليم الإنجليزي للتدرب في مختلف المجالات. |
Şimdi biliyoruz ki herşey mükemmel değil, özellikle de uluslarası alanda LGBT hakları konusunda neler olduğuna bakarsak, ama başkanımızın eşcinsel özgürlük mücadelesini zamanımızın diğer özgürlük mücadeleleri: kadın hakları hareketi ve yurttaşlık hakları hareketi bağlamında ele alması bizim ne kadar çok yol kat ettiğimizi göstermektedir. | TED | الآن نحن على علم بأن كل شيء ليس كامل بالأخص بالنظر للأمور الراهنة مع المثليّين في مختلف أنحاء العالم، و لكنه دلالة على الشوط الذي قطعناه عندما يضع الرئيس نضال المثليين للحرية مع صراعات الحرية العظيمة الأخرى التي حدثت في زماننا مثل حركة حرية المرأة و حركة الحقوق المدنية. |
Birbirimizi tanıdığımız 17 yıl boyunca senden gizli olarak dünyanın her yerinde av gezilerine gittim. | Open Subtitles | نحن نعرف بعضنا منذ 17 عاماً وذهبنا للصيد في مختلف أصقاع العالم |
Dünyanın her yerinde yaşadık. | Open Subtitles | لا، عشنا في مختلف أرجاء العالم |
"Ülke çapında kadınlara oy hakkı tanıyan ülkeler şunlardır: 1893 | Open Subtitles | التصويت للمرأة في مختلف أجزاء العالم .. تبدأ على الصعيد الوطني في |
- Ülke çapında birkaç büyük gazete yazılı basında bu hafta işten çıkarmalar olduğunu duyurdu. | Open Subtitles | عدة صحف كبيرة في مختلف أنحاء البلاد قد أعلنت عن تسريح للعمال هذا الأسبوع من وظائف الطباعة الإعلامية |
Birçok ülkeye gittiğimi sık sık söylüyorum yalan söylediğimi düşünmüyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | بالرغم من أنني كبرت في مختلف الأماكن أبدو أنني أكذب, أليس كذلك؟ |