"في مكانها" - Translation from Arabic to Turkish

    • yerinde
        
    • yerlerine
        
    • evinde
        
    • da orada
        
    • yerlerinde
        
    • onun yerine
        
    • olduğu yerde
        
    • yerleştirildi
        
    • yerine oturdu
        
    • yerlerini aldı
        
    Çatisma bittikten sonra baktigimda kutu kasada degildi ve yerinde bu vardi. Open Subtitles لكن بعد انتهاء إطلاق النار، كانت العُلبة مفقودة، وكان هذا في مكانها.
    Çatışma bittikten sonra baktığımda kutu kasada değildi ve yerinde bu vardı. Open Subtitles لكن بعد انتهاء إطلاق النار، كانت العُلبة مفقودة، وكان هذا في مكانها.
    PMK'lar, ekranı ve klavyesi, olmayan bu küçük kutular, programlanıp yerlerine konurlar ve işlerini yaparlar. TED المتحكمات المبرمجة هذه الصناديق الصغيرة التي ليس لديها شاشة ولا لوحة مفاتيح تبرمج وتوضع في مكانها وتؤدي عملها
    Dersten geldiğinde, evinde bekliyormuş. Open Subtitles وكان ينتظر لها في مكانها عندما وصلت إلى المنزل من الطبقة.
    Biz öldükten sonra da orada olacaklar. Open Subtitles ستبقى هناك في مكانها بعد موتي وموتكِ
    Dermal hücreler ise ölene dek yerlerinde kalırlar. TED بينما تبقى الخلايا الجلدية في مكانها حتى تموت.
    O kendini senin yerine koydu, sen de kendini onun yerine koy. Open Subtitles لقد وضعت نفسها في مكانك ، لذا ضع نفسك في مكانها.
    İhtiyacımız olan ödül tamam ama ceset olduğu yerde kalıyor. Open Subtitles الكاس التذكاري نحتاجه , نعم لكن الجثة تبقى في مكانها
    Kanül yerleştirildi. Open Subtitles الإبرة الطبية في مكانها
    Yapbozun son parçası da artık yerine oturdu. Open Subtitles أخيراً وضعت القطعة الأخيرة من الأحجية في مكانها
    Asit yağmuru. Uydular yerlerini aldı. Open Subtitles المطر الحمضي لقد تم وضع الأقمار الصناعية في مكانها
    Ama iddaya girerimki, o engel ile oynamak ona gerçekten önemli bir ders verdi, büyük şeylerin ona rahatça geçiş izini vermeyeceği ve yerinde bir bütün olarak kalacağı. TED ولكن هذا الموقف علمه درساً اساسياً هو ان الاشياء الكبيرة لا تسمح لك بالمرور عبرها وتستقر في مكانها
    Bilirsiniz, çalıştırmak için standart motor ve pil, yerinde kenetleyecek ve düşük voltajlı güç alacak minik solenoidler. TED منصة قياسية بمحركات وبطارية عندما تعمل، يقوم لولب صغير بحجزها في مكانها باستهلاك طاقة ذات جهد منخفض.
    Ülkelerin çoğu yerinde sayıyor ya da geriye gidiyor ve Brezilya, Hindistan, Çin, Bangladeş gibi büyük ülkelerin tamamında kayda değer gerilemeler yaşanmış. TED غالبية الدول ثابتة في مكانها أو تتراجع، والدول الكبيرة كالبرازيل والهند والصين وبنغلادش أظهرت تراجعًا حادًا.
    Pek de iyi değil. Veya kemiklerinizi bir arada tutmak için bir plakaya ihtiyacınız olduğunda sadece plakayı yerinde tutmak için sağlıklı kemiği delmeniz gerekiyor. TED أو إذا كنت بحاجة إلى شريحة لتمسك عظامك معًا، انظروا إلى مقدار العظم الصحي الذي علينا ثقبه فقط لنثبت الشريحة في مكانها.
    Bir şeyleri ait oldukları yerlerine koyuyorum. TED وأضع الأشياء بحرص في مكانها الذي أشعر بأنها تنتمي إليه
    Burada, işçilerin her parçayı uygun bir şekilde yerlerine yerleştirmesini izleyerek çok güzel vakit geçiriyorum. Open Subtitles صرفت العديد من الأوقات اللطيفة هنا كنت أشاهد العمال وهم يقومون بوضع القطع في مكانها المناسب
    Sana tavsiyem onun evinde ayrıl. Open Subtitles كل الحق، ونصيحتي لك هو القيام بذلك في مكانها
    Yap boz sabah da orada olacak. Open Subtitles هذه اللعبة ستبقى في مكانها حتى الصباح
    Bütün ekiplerin, biz diğer daireleri araştırıncaya kadar yerlerinde kalmalarını istiyorum. Open Subtitles أريد كل الفرق أن تبقى في مكانها حتى يكون لدينا الوقت لتفتيش باقي الشقق.
    Kendini onun yerine koyarsan öğrenebilirsin. Open Subtitles حسنٌ، لماذا لا تحاول أن تضع نفسك في مكانها
    - "Elimi bırakın." "olduğu yerde durmasını istiyorum, kalmasını emrediyorum" demedin hiç. Open Subtitles أنت لم تقل، إتركوا يدي في مكانها تعجبني هناك، أطالب بأن تبقى
    Kaburga ayırıcı yerleştirildi. Open Subtitles مفرقة الضلوع في مكانها
    Tüm parçalar neredeyse yerine oturdu. Open Subtitles جميع قطع الأحجية تجمعت في مكانها تقريباً
    - Adamlarımız yerlerini aldı bile. Open Subtitles -قواتنا في مكانها بالفعل .

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more