| Artan bir nüfusumuz var ve herkes cep telefonunu seviyor, özellikle burada bu durumda. | TED | لدينا كثافة سكانية متزايدة و كلنا يحب هاتفه النقال خاصة في هذا الموقف |
| Seninle bu durumda Zoe kalsaydı onu es geçmezdin değil mi? | Open Subtitles | أنت لن تستغن عن زوي إذا كانت في هذا الموقف معك ، أليس كذلك |
| İstediğim bu durumda doğru olanı yapmak. | Open Subtitles | ما أريده هو أن أفعل الصحيح في هذا الموقف |
| Sen, karısını aldatmış bir adam gibi hissetmek istemedin, ve ben, seni bu duruma düşüren kız olmak istemedim. | Open Subtitles | أنت لم ترد أن تكون ذلك الرجل الذي يخون زوجته و أنا لا أريد أن أكون تلك الفتاة التي تضعك في هذا الموقف من البداية |
| Seni bu hale getirdiğini için o heriften nefret ediyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أكره هذا الرجل لأنه وضعك في هذا الموقف |
| Sonuçta kardeşini bu konuma sokan plajdaki kişinin kapüşonlu olduğu raporu senindi. | Open Subtitles | فشهادتك بوجود رجل يرتدي غطاءً للرأس عند الشاطئ هي ما أقحم أخاك في هذا الموقف. |
| Vaktini şan dersleri alarak boşa harcayacağına bizimle rodeo kampına gelseydin belki şimdi bu durumda olmazdın. | Open Subtitles | ربما لو أنكِ لم تهدي وقتكِ بدورس الغناء وذهبتي معنا في مخيّم رعاة البقر لن تنشبي هنا في هذا الموقف |
| bu durumda olmamalıydım, canın cehenneme. | Open Subtitles | المفروض ألا أكون في هذا الموقف لذلك اللعنة عليك |
| - Bu kadarı fazla. Beni bir daha sakın bu durumda bırakma. | Open Subtitles | عمل أكثر من اللازم، لا تضعني في هذا الموقف مجدداً. |
| Seni o kadar çok seviyorum ki bu durumda olmana katlanamıyorum. | Open Subtitles | أحبك كثيراً ، ولا أستطيع رؤيتك في هذا الموقف |
| Yani vatanseverliğimiz ve pes etmeyi reddetmemiz, bu durumda kötü bir şey midir? | Open Subtitles | لذا, فهل وطنيتنا ورفضنا الاستسلام, في هذا الموقف يعتبر شيئاً سيئاً؟ |
| Sence baban bu durumda ne yapardı? | Open Subtitles | ماذا كان سيفعل والدك في هذا الموقف في تصورك؟ |
| Şimdi bu durumda ne yapacağımızı sana söyleyeceğim. | Open Subtitles | الآن دعني أخبركَ كيف ستواصل الأمور في هذا الموقف. |
| Kendimizi bu duruma biz soktuk. Mecburuz. | Open Subtitles | تعرف , ادخلنا انفسنا في هذا الموقف يجب علينا .. |
| Hayır, kendimizi bu duruma sokmayız. | Open Subtitles | . لا,لانستطيع ان نضع نفسنا في هذا الموقف |
| Öyle söylüyorsun ama bizi bu duruma sokan sensin. | Open Subtitles | ستقولين هذا لأنّكِ مَن وضعنا في هذا الموقف. |
| bu hale senin yüzünden geldim. Bana baskı yapıyorlar. Kiminle konuşsam seni tanıyıp tanımadığımı soruyor. | Open Subtitles | أنا,أنا ما كنت في هذا الموقف لولا أنك لفت نظر الشرطة نحوي,كلما قابلت احداً سألني إذا كنت أعرفك |
| Anne, seni bu konuma getiren şeyler sırlardı zaten. | Open Subtitles | أمّي، الأسرار هي ما وضعتكِ في هذا الموقف. |
| Zayıf olduğumdan seni o duruma düşürdüm. | Open Subtitles | لقد وضعتكِ في هذا الموقف لأنني كنت معرضًا للخطر |
| Camille'yi o pozisyona hiç sokmamalıydık. | Open Subtitles | ما كان علينا مطلقا وضع كاميل في هذا الموقف |
| Hayır, bugün karar vereceğini ya da kendimi bu pozisyona koymuş olmayacağımı fark etmemiştim. | Open Subtitles | لا, لم ألاحظ أنه سيقرر اليوم وإلا لم أكن أضع نفسي في هذا الموقف. |
| Bu sefer arkanda değilim, Jimmy. Olamam. | Open Subtitles | ليس في هذا الموقف يا (جيمي) لا أستطيع فحسب |
| Tabiatın ve şartların bir araya gelip de seni böyle bir duruma sokması tuhaf bir tesadüf arkadaşım. | Open Subtitles | صدفة غريبة كيف تآمرت الطبيعة والظروف لوضعك في هذا الموقف يا صديقي |
| 20 yıl önce olsaydı böyle bir durumda bize şoförlük yapardın. | Open Subtitles | منذ 20 سنةً أنت كُنْتَ سَتَسُوقُنا في هذا الموقف. |