Zahra ile 15 yaşındayken tanıştı. | Open Subtitles | قابلَ زهراء حينما كانوا في سن الخامسة عشر. |
Sonra, bir dükkanda hırsızlık yüzünden 3 yıl daha yattı, cezaevinden çıkıp karısıyla tanıştı. | Open Subtitles | ثمّ ثلاثة آخر للكسر إلى a مخزن. ثمّ خَرجَ، قابلَ زوجتَه. بنت نيس، ولد ثانيةً. |
Senin yedeğin, ekibin diğer elemanlarıyla tanıştı mı? | Open Subtitles | هل قابلَ مصدرك بقية أعضاء فريقك؟ |
Sende annemle tanışmış birinin korkulu bakışlarını gördüm | Open Subtitles | كَانَ عِنْدَكَ تلك النظرةِ المرعوبةِ شخص ما الذي قابلَ أمَّي. لا، رجاءً، رجاءً. |
Forumun toplantısında Dodori ile şahsen tanışmış. | Open Subtitles | قد قابلَ دودوري شخصيًا في اجتماع لأعضاء المنتدى. |
Kocanız orada bazı kişilerle tanıştı, doğru mu? | Open Subtitles | قابلَ He بَعْض الناسِ هناك، أليس كذلك؟ |
1963 te Theresa ile tanıştı. | Open Subtitles | قابلَ (تيريسا) في العام 1963. |
Biriyle tanışmış olabilir. | Open Subtitles | هي could've قابلَ شخص ما، تَعْرفُ. |