"قادرًا على" - Translation from Arabic to Turkish

    • bile
        
    • mümkün
        
    Protokole güveniyordu, ben bile razı olsam, bu oğlunu kurtarmayabilirdi. TED إذ أنها كانت واثقةً تمام الثقة بكتيب تعليمات حتى وإن تم الامتثال به، لن يكون وبالضرورة قادرًا على إنقاذ ولدها.
    Aşırı sıcak bir dönem yüzünden mağazana bir tane bile müşteri gelmezse ne yaparsın? TED ماذا لو منعتْ موجةُ حرٍ أيَ زَبونٍ من أن يكون قادرًا على زيارة متجرك؟
    Sırf bu araçlarla bile Amerikan gündeminin ortasına zehirli, uç fikirlerini saçıyordu. TED مع ذلك، وبتلك الأدوات، كان قادرًا على دفع نقاط نقاشاته الهامشية الضارة إلى صميم النقاشات الأمريكية.
    Bu durumda akşam yemeği için ev sahipliği yapmamın mümkün olacağını sanmıyorum. Open Subtitles بعد تفكير، لا أعتقد أنني سأكون قادرًا على إستضافتك على العشاء الليلة
    Biz hiç beslemek mümkün olacak daha fazla, korkuyor ı'm. Open Subtitles أكثر مما تتوقع أن يكون قادرًا على إطعامك، أنا خائف
    Ev öylesine boş kaldı ki herhalde bu halde uyuyamam bile. Open Subtitles المنزل الآن فارغًا، وعلى الأرجح لن أكون قادرًا على النوم.
    Kendimle düet yapabilmek bile istiyorum. Open Subtitles أود حتى أن أكون قادرًا على الغناء بالاشتراك مع نفسي
    Kendimle düet yapabilmek bile istiyorum. Open Subtitles أود حتى أن أكون قادرًا على الغناء بالاشتراك مع نفسي
    Seni yine kızımın yanında yakalarsam, sana Tanrı bile yardım edemez! Open Subtitles إن أمسكتك بالقرب من إبنتي مجددًا، فالرب نفسه لن يكون قادرًا على مساعدتك
    Sizin bile o mucizeyi tek başınıza gerçekleştirebileceğinizden emin değilim. Open Subtitles لستُ واثقًا أصلاً ما إذا كنت قادرًا على تنفيذ تلك المعجزة لوحدك.
    Hâlâ bu tür şeyler yapıyor olmamam gerektiğini düşünüyorsundur ama etiketlerin bile stajyerleri yok artık. Open Subtitles كنتَ تعتقد أنني لم أعد قادرًا على فعل مثل هذه الأمور ولكن التسميات لم يعد بحوزتها متدربين
    Dindar kesimdeki etkisi ile konuşma şansı bulmayı bile ummadığımız insanlara erişmemizi sağlayabilir. Open Subtitles و مع نفوذه في اليمين الديني سيكون قادرًا على التحدث إلى أشخاص لم نأمل في الوصول إليهم
    Küllerinden doğabilen Anka kuşu bile ruhsal yarayı doğrudan iyileştiremiyor. Open Subtitles حتى لو كان فينيكس الذي يستطيع العودة إلى الحياة من الرماد، لن يكون قادرًا على التعافي من تجفيف الروح
    Sana topu atıp atamayacağını bile bilmiyor. Open Subtitles فهو يستبعد كونه قادرًا على تمرير الكرة منك.
    İntihar etseniz bile ben yine de ruhunuzu alabilirim. Open Subtitles لأنكِ إذا انتحرتِ، فسأكونُ قادرًا على أخذِ روحك
    Belki arada benim yardımım olmadan tuvalete bile gidebilirsin. Open Subtitles وربما ستكون قادرًا على زيارة المرحاض من حين لآخر دون مساعدتي
    Tabi Sonny'nin bu hikayenin diğer tarafını anlatması mümkün olmayacak, ha? Open Subtitles لن يكون قادرًا على أن يخبرنا بجانبه من القصة، صحيح؟
    Su-jin, için bir sey yapmam mümkün degildi. Open Subtitles لم أكن قادرًا على فعل أيّ شيء من أجل سو جين.
    Yani ben gözün dışına görmek mümkün olacak? Open Subtitles إذًا سأُصبح قادرًا على أن أرى من خلال تِلك العين؟
    Korkarım bugünkü formları bitirmem mümkün olmayacak. Open Subtitles أخشى أنني لن أكون قادرًا على إكمال مهام اليوم
    Yeni proteinler yapabilmek heyecan verici çünkü doğadaki çeşitliliğe rağmen evrim yalnızca mümkün olan proteinlerden çok küçük bir sayı bize sundu. TED إنه لمن المثير أن تكون قادرًا على صنع بروتينات جديدة لأنه وعلى الرغم من التنوع في الطبيعة، فإن التطور يتنمّط في جزء ضئيل من عدد إجمالي للبروتينات

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more