Ve sadece iki yıl önce, insanlar bunun imkansız olduğunu söylüyordu. | TED | و أنه لسنتين سابقتين ، قال الناس بأن هذا مستحيل. |
İnsanlar kemik iliği çıkarma hasatını çektiğim için cesur olduğumu söylediler ama ben öyle düşünmüyorum. | TED | قال الناس أنني كنتُ شجاعة للخضوع لحصاد النخاع الشوكي، لكنني لا أعتقد ذلك. |
İnsanlar, bunun onlara Higgs bozonunun keşfine doğru beliren çıkıntıyı hatırlattığını söyledi. | TED | قال الناس أنها تذكرهم بالعثرة الصغيرة والتي ظهرت في طريق اكتشاف هيغز بوزون |
İnsanlar hatalar yaptığını, yanlış kararlar verdiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد قال الناس أنك تخطئ و تصدر قرارات خاطئة |
Herkes diyor ki sen buraya dönmeden önce bir şeyler yapmışsın. | Open Subtitles | قال الناس أنك قبل أن تأتي إلى هنا، فعلت أموراً |
Herkes diyor ki sen buraya dönmeden önce vaiz olmadan önce bir şeyler yapmışsın. | Open Subtitles | {\pos(190,230)} قال الناس أنك قبل أن تأتي هنا... {\pos(190,230)} وقبل أن تصبح قساً... فعلت أموراً |
İnsanlar onun gibi manyakça davrandığını söyledi. | Open Subtitles | قال الناس إن تصرفاتك أصبحت شبيهه جداً بتصرفاتها |
İnsanlar böyle şeyleri yazmanın garip şeyler getirdiğini söyler. | Open Subtitles | قال الناس أن كتابة هذا الشيء سيجلب أشياء غريبة |
İnsanlar ailen hakkında kötü şeyler söylese de. | Open Subtitles | حتى لو قال الناس العديد من الاشياء السيئه عن عائلتك. |
İnsanlar şehrin gidivereceini söyledi ama öyle olmadı. | Open Subtitles | قال الناس إن هذه البلدة ستنتهي ولكنها لمْ تنته |
Görüşmelere gelmeyi bıraktı, insanlar onun numara yaptığını sanıyordu. | Open Subtitles | توقفت عن المجيء إلى الاجتماعات قال الناس انها تعمل ، تقوم بالحيل |
İnsanlar onun, Claire'in ölümüyle ilgisi olabileceğini düşünüyordu. | Open Subtitles | ألا تتذكّران؟ قال الناس أنّ له علاقة بوفاتها. |
- İnsanlar sürekli manken olmalısın diyordu. | Open Subtitles | أجل, فقط لوقت قصير قال الناس أنه يجب أن أعمل كعارضة |
İnsanlar nasıl söyler bilirsin, sorunlarından kaçamazsın. | Open Subtitles | تعرفين كم قال الناس انك لن تتخلصي من مشاكلك ؟ |
- İnsanlar sürekli manken olmalısın diyordu. | Open Subtitles | أجل, فقط لوقت قصير قال الناس أنه يجب أن أعمل كعارضة |
Kısa süre sonra Avustralya'ya gideceğimizi öğrendik. Bu, Sidney Olimpiyatları sırasındaydı. İnsanlar dünyanın sonuna gidiyorsunuz Avustralya'dan ilerde gidecek yer yok diyorlardı. | TED | قريبا جدا، وجدنا أننا قادمون إلى أستراليا، و كان هذا في وقت الألعاب الأولمبية في سيدني و قال الناس أننا ذاهبون الى نهاية العالم، لم يكن هناك مكان للذهاب اليه بعد أستراليا. |
İnsanlar dediler ki, evet, internet geldi, daha fazla demokrasiye, daha fazla bilgiye, daha az önyargıya, daha çeşitli bilgiye, erişimin hızla artmasını vaad ediyor. | TED | لقد قال الناس نعم، هذا عصر الانترنت، وهذا يبشر بطرق مضاعفة للوصول إلى المزيد من الديمقراطية . ومعلومات أكثر، اقل تحيزاً، ومعلومات أكثر تنوعا. |
Ve Orta Doğu'da filmi gösterdiğimde insanlar dedi ki -- onlar Josh'la tanışmak istedi. | TED | وحينما عرضت عليه الفيلم في الشرق الأوسط قال الناس -- أراد الناس لقاء جوش. |