Belki de bu onun Başkan üzerindeki etkisini azaltabilmek için bir şanstır. | Open Subtitles | و ربما هذه فرصتي لإرخاء قبضته على الرئيس |
Eğer Conroy'u evden uzaklaştıracak olursa, bunu sadece kızın üzerinde kendi etkisini artırmak için yapar. | Open Subtitles | إذا أزاح هو (كونروي)، فسيكون فقط لشدّ قبضته على الفتاة |
Belki Samaritan buraya fabrika için geldi ama etkisini tüm kasabaya yaymış. | Open Subtitles | ربما جاء (السامري) هنا لأجل المصنع لكنه قام بتوسيع قبضته على المجتمع بأكمله |
Kral koloniler üzerindeki kontrolünü sıkılaştırırken İngiliz yerleşimciler daha acil bir tehlikeyle yüz yüze geliyor: | Open Subtitles | كما شدد الملك قبضته على المستعمرة المستوطنين الانكليز في المستعمرة يعتبرون اكثر تهديدا"وخطورة |
Belki Samaritan buraya fabrika için geldi ama etkisini tüm kasabaya yaymış. | Open Subtitles | ربما جاء (السامري) هنا لأجل المصنع لكنه قام بتوسيع قبضته على المجتمع بأكمله |