Shaye'ın arabası Patty Hewes'e bundan iki saat önce çarptı. | Open Subtitles | باتي هيوز اصطدمت بسيارة توم شايس قبل ساعتين من ذلك |
Cinayetten iki saat önce bu broşu giydiğini kabul etti. | Open Subtitles | أنت للتو اعترفت أنك ارتديت الدبوس قبل ساعتين من الجريمة، |
Peki, öyleyse adamın nasıI olup ta tekrar aramanızdan iki saat önce öldüğünü açıklar mısınız? | Open Subtitles | إذاً أشرحي لي كيف إتصالاتك للرجل الذي سرق منك إنتهت قبل ساعتين من مقتله ؟ |
Size, çocuğun iki saat önce öldüğü haberini vermek zorunda olduğum için üzgünüm. | Open Subtitles | نأسف لنعلمك هذا الفتى توفي قبل ساعتين من الان |
Gemileri artık çıplak gözle göreceğinizden iki saat önce görebilecektiniz. | Open Subtitles | يمكنك الآن أن ترى السفن قبل ساعتين من رؤيتها بالعين المجردة |
Linda kıyımı yapmadan iki saat önce dışarı çıkarman gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | ليندا تقول أن يجب أن تخرجه قبل ساعتين من ذهابك الى القداس |
Beni iki saat önce alman gerekiyordu. | Open Subtitles | كان من المفترض أن تأخذني قبل ساعتين من الآن والآن |
Stentin arızalanmasından iki saat önce çekilmiş bir fırt. | Open Subtitles | رشفة واحدة قبل ساعتين من فشل الدّعامة الّتي من المفترض أنها قصّرت في عملها |
- iki saat önce orada olmaliydik. | Open Subtitles | مذكور أنّ علينا التواجد في المطار قبل ساعتين من الموعد. |
Durup dururken yoldan çıkmalarından iki saat önce yani. | Open Subtitles | قبل ساعتين من ارتيادهم هذا الطريق بدون سبب. |
Kimliğini tespit eden tanık yangından iki saat önce kadının evinin arkasında birini gördüğünü söyledi. | Open Subtitles | القليل جداَ الشاهد الذي تعرف عليه رأى شخص ما خلف منزل الضحية قبل ساعتين من الحريق |
İki saat önce Rus güvenli kanalından bu ses kaydını aldık. | Open Subtitles | حصلنا على هذا التسجيل قبل ساعتين من قناة روسية مؤمنة |
Karısını öldürüp kendi kafasını uçurmadan iki saat önce. | Open Subtitles | قبل ساعتين من قتله زوجته ونسفه رأسه |
Tahmin ettiğimizden iki saat önce öldürülmüş. | Open Subtitles | لقد قتل قبل ساعتين من الوقت الذي نظنه. |
Mermiyi yemeden iki saat önce LokSat uçakla şehre geldi. | Open Subtitles | قبل ساعتين من تلك الرصاصة جاء " لوكسات " للمدينة على طائرة |
(Kahkaha) Bu büyük bir onur, benim için büyük bir kompliman, Eğer hepsini kaldırıp atmak için karar vermemiş olsaydı ki açılıştan iki saat önce. | TED | (ضحك) سوف يكون شرف عظيم ، و إطراء عظيم لي . إذا لم أقرر أن أبعدهم جميعاً قبل ساعتين من الإفتتاح. |
İki saat önce Yargıç Hollingsworth'un ofisinden aradılar. | Open Subtitles | تلقيتُ إتصال قبل ساعتين من كاتب القاضي (هلوينغ سوارث) |
Miranda o arabaya binmeden iki saat önce bana bu mesajı bırakmıştı. | Open Subtitles | (ميرندا) تركت لي هذه الرسالة قبل ساعتين من استقلالها السيارة |
Biri, Chili öldürülmeden iki saat önce küpeyi götürmüş. | Open Subtitles | قدم أحد وقام برهن قرطه قبل ساعتين من مقتل (تشيلي). |
Reddington'a göre, bu fotoğraf Randy Brenner'in cesedini bulmadan iki saat önce ortalıkta dönmeye başlamış. | Open Subtitles | وفقاً لـ (ريدينجتون) ، بدأت تلك الصورة في الإنتشار (قبل ساعتين من إيجاد جثة (برينر |