"قتلِ" - Translation from Arabic to Turkish

• cinayet
• öldürdü
• cinayete
• öldürmeye
• öldürülen
• cinayetiyle

cinayet davasna bakacak bir jürinin yarm günde seçilip yemin ettigini pek görmemistim.
نادرا ًمارايت هيئة محلفين في قضية قتلِ إختيرَوا في أقل مِنْ يوم ونصف.

Seks kaseti ve cinayet aleti saklamak için mükemmel bir yer.
هذا المكانُ المثاليُ إلى جنس جلدِ يُسجّلُ وأسلحةِ قتلِ.

Biliyorsun, bu kadının kim olduğunu bulmamız gerekiyor, çünkü... cinayet kurbanı olma ihtimali var.
نحن بحاجة لمعرفة من هذه المرأة لأنه من المحتملُ بأنّها ضحيّة قتلِ

Ryan O'Reily, Gloria'nın kocasını öldürdü, çünkü Ryan onu çok seviyordu.
حَرَّضَ رايان أورايلي على قتلِ زوجِ غلوريا لأنهُ أحبَها كثيراً

Polis imdadı ara, yan komşularımızın cinayete kurban gittiğini söyle.
اتصل بــ911، يُخبرُهم هناك بيت ضحيّتي قتلِ بالباب المجاور.

Beni, ailemi ve o uçaktaki 200 yolcuyu öldürmeye kalkıştı bu yüzden bana onu bu işe kimin soktuğunu söyleyecek.
عزمَ على قتلي و قتلِ عائلتي. و مائتي شخصٍ بريءٍ في تلكَ الطائرة. و سيقولُ لي من كلّفه بذلك.

yara almadan kurtuldu, ve şimdi öldürülen muhasebecinin hayatta kalan tek görgü tanığı o.
نجت من الموت بأعجوبة والآن هي الشاهدة الوحيدة في قضية قتلِ المحاسبَ

- Şerif yardımcısı McKeen, bu olay Zamesca cinayetiyle bağlantılı mı?
المراسل: Undersheriff McKeen، هذا ذو العلاقةِ إلى قتلِ Zamesca؟

Sorun şu ki, bu gitar bir cinayet teşebbüsüyle ilgili yapılan bir soruşturmada kanıttır.
إنّ المشكلةَ تلك القيثارة دليلُ في مُحَاوَلِ تحقيق قتلِ.

Biliyorum, yeni bir cinayet... davasına henüz atandım, dürüst olmak gerekirse, ikincisini kaldıracak zamanım yok.
أَعْرفُ، هو فقط أني عُينت لحالة قتلِ جديدةِ ليلة أمس، ولِكي أكُونَ صادقَ لست مستعد لقضايا أخرى

Andrew o, bir cinayet davasında ucu bu şirkete dayanan suçlayıcı deliller içeriyor.
أندرو، يَحتوي الدليل التجريمي في تحقيق قتلِ ذلك يُمْكِنُ أَنْ يُؤدّي إلى هذه الشركةِ.

cinayet soruşturmalarından birinde Charles Renteria'nın evindeki.
A تحقيق قتلِ في مسكن واحد تشارلز Renteria.

Ama cinayet aletinde onun parmak izi var.
لكن طبعاتَه كَانتْ على سلاح قتلِ.

Evet, um, Adrian Monk eski bir cinayet masası dedektifidir, çıkmaz sokağa girdiğimizde zaman zaman ona danışırız.
نعم , um، أدريان Monk a مخبر قتلِ سابقِ الذي نَستعملُ على a قاعدة إسْتِشارية من وَقتٍ لآخَرَ عندما ضَربنَا a حائط.

Bir cinayet soruşturması için polisle birlikte çalışıyoruz
Um، نحن نَعْملُ مَع الشرطةِ على a تحقيق قتلِ.

Evet, ama sen de bir damla kandan dolayı... cinayet suçlamasıyla tutuklama kararı çıkartamazsın.
نعم، وأنت لا تَحصَلُ عَلى a إتهام قتلِ مِنْ a هبوط وحيد a دمّ ضحيّةِ.

Sizce, burada bir cinayet kurbanımız mı var?
هل تظنُ أن لدينا ضحيةُ قتلِ هُنا؟

Bir cinayet davası ile bağlantısı var.
هو فيما يتعلق بتحقيق جريمة قتلِ

Doğruyu söylemek gerekirse, birini öldürdü.
حسناً لأكونَ عادلاً تماماً فقد أقدمت على قتلِ أحدهم حديثاً

- Evet. Bu yüzden mi babaanne diğer annemi öldürdü?
إذن , أهذا سببُ قتلِ جدتي لأميّ الاخرى؟

Havaalanındaki bir cinayete karışmış olabilirler.
أعتقد هم كان يُمكنُ أنْ يُتضمّنوا في a ظهر قتلِ في المطارِ.

Bunu ailemi öldürmeye çalışan adamdan aldım!
حصلت عليه من عند الرجل الذي كان يأمل في قتلِ عائلتي.

Bu yeni öldürülen evsiz adamla birlikte olay başka bir boyuta taşınmış.
بخصوص قتلِ مشرّدٍ آخر -تحوي بعض الإثارة -قُتِل مشرّدٌ آخر ؟

Ama Meclis üyesi Zamesca cinayetiyle, bazı benzerlikler var gibi görünüyor.
لكن هناك يَظْهرُ لِكي يَكُونَ بَعْض التشابهاتِ إلى قتلِ عضو الهيئة التشريعيةِ Zamesca.