Hızlı büyüyüoruz ve sonra duraklıyoruz -- bu bizim esnekliğimizin bir parçasıdır. | TED | لقد نمت بسرعة ثم توقفت وهو جزء من قدرتنا على البقاء |
Ve bu bizim gözle görülür hayatı keşvetme bir şansımız olabilir. | TED | وذلك يمكن ان يكون فرصتنا في اكتشاف الحياة في حال عدم قدرتنا على رؤيتها بوضوح |
Oldukça heyacan verici olan şu ki, karmaşık sorunlara özgün çözümler bulabilme yeteneğimiz büyük ölçüde bir gecelik uykuyla gelişiyor. | TED | ما اتضح أنه أكثر إثارة هو أن قدرتنا على الوصول إلى حلول جديدة للمشاكل المعقدة تتحسن بشكل هائل بعد النوم لليلة. |
Ancak iletişim kurabilme yeteneğimiz ortak bir zeminde buluşabilmemize bağlıdır. | TED | ولكن قدرتنا على التواصل تعتمد على قدرتنا على إيجاد مفاهيم مشتركة. |
Ve böylece, kendi çıkarlarımız doğrultusunda mukabele yeteneğimizi ve dünyaya karşı olan sorumluluğumuzu kavramaya başlarız. | TED | كما أنه في هذه المرحلة، من خلال مصلحتنا الشخصية، نبدأ أخيراً بإدراك قدرتنا على تكييف مفهوم مسؤوليتنا لبقية العالم. |
Her şeyden önce, bazı insanlar bunun düşüncesiyle bile sarsılıyorlar. Ya evrim gerçekliğin tarafını tutmuyorsa? Demek istediğim, bu durum bütün çabalarımızı sarsmaz mı, tüm gerçeği düşünebildiğimizi düşünme yeteneğimizi ve düşünürsek muhtemelen senin kendi kuramını da? | TED | ما أقصد هو إن البعض سيكون مكتئبا كثيرا حول فكرة إن التطور لا يحابي الواقع أعني ألا يعني ذلك تلغيم جميع محاولاتنا هنا كل قدرتنا على التفكير بأننا نفكر الحقيقة وممكن حتى نظرياتكم الخاصة إن فهمتم هذا؟ |
Bildiğiniz gibi, yaratılışın araçlarını elde etme becerimiz git gide artıyor. | TED | أتعلمون، إن قدرتنا على معرفة هذه الأدوات للإبداع تصبح أقرب وأقرب. |
Eğer bunu yaparsak temkinli hareket etme kabiliyetimiz ortadan kalkar. | Open Subtitles | وإذا فعلنا هذا قدرتنا على العمل ستختفى تمامًا يمكننى الدخول |
Teknoloji, beyni anlama kabiliyetimizi geliştirdikçe bir gün daha kesin nedenler bulabilmemiz mümkün. | TED | كما التكنولوجيا تزيد من قدرتنا على فهم الدماغ من الممكن أن يوماً ما سنكتشف السبب النهائي للأحلام. |
Aslında, hiçbirşey bizim işitmeyi geri kazanma yeteneğimize yaklaşamıyor bile. | TED | في الواقع , لا شيء في الواقع يقترب حتى من قدرتنا على استعادة السمع. |
bizim yaratıcılığımız dışarıdan gelir, içeriden değil. | TED | قدرتنا على الإبداع تأتي من الخارج، لا من الداخل. |
İnandığım dünyada bizim değerlendirilmemiz, güçlüklerden kaçmamıza göre değil, onların üstesinden gelebilmemize göredir. | TED | أنا أؤمن بعالم حيث يحكم علينا من خلال قدرتنا على التغلب على الشدائد، لا تجنبها. |
Bu yüzden birbirimizle konuşma teknolojimiz dikey bir yol aldı. Birbirimizi dinleme ve anlama yeteneğimiz hiçbir yol alamadı. | TED | ولهذا فالتكنولوجيا صُمِمَت بحيث نتحدث لبعضنا البعض بشكل مُتَزايد، قدرتنا على الإستماع وفهم أحدنا الآخر قد تلاشت. |
Bilgisayar çipine sürekli yeni cihazlar doldurabilme yeteneğimiz sayesinde bu ilerleme hızı hâlâ devam ediyor. | TED | وهذه العجلة موجودة بسبب قدرتنا على جمع أجهزة أكثر وأكثر داخل شريحة الكومبيوتر. |
İlk bakışta, bir şeyleri hatırlayabilme yeteneğimiz hiç de büyüleyici gözükmez. | TED | من أول نظرة، قدرتنا على التذكر لا تبدو ملفتة أبدًا. |
Değerini yitiren bir terim hâline geliyor ve empati yeteneğimizi, ciddi ile ciddiyetsiz had aşmaları ayırt etme yeteneğimizi yok ediyor. | TED | لقد أصبح مصطلح منحط القيمة، وجعنا نفقد قدرتنا على ابراز التعاطف وعلى التفرقة بين الانتهاكات الخطيرة وغير الخطيرة. |
Sürekli biriktirme yeteneğimizi azaltıyor. | TED | إنها تزيد من العبء وتنقص من قدرتنا على الادخار. |
İhtiyacımız olan derin uykuya geçmediğimizde öğrenme yeteneğimizi, hücrelerin ve vücudumuzun iyileşmesini kısıtlar. | TED | عندما لا نحصل على ما نحتاجه من النوم العميق، يحول هذا دون قدرتنا على التعلم ودون تعافي خلايانا وأجسادنا. |
Sonuçlar kesin olarak kompülsif-spektrum rahatsızlıklarında etkili olan striatumun aynı zamanda insan sosyal bağlarıyla ve bağlanma becerimiz -- insan sosyal bağları değil ama bağlanma becerimizle de ilişkili olduğunu gösterdi. | TED | أوحت النتائج أن الجسم المخطط، الذي هو بالتأكيد مشارك في اضطرابات السلسلة الإلزامية، مشارك أيضًا في التواصل الاجتماعي البشري وفي قدرتنا على... عدم التواصل الاجتماعي البشري، ولكن قدرتنا على التواصل. |
Günümüzde mücadele ettiğimiz bütün eksiklikler arasında -- öncelikle finansal ve ekonomik olanları düşünüyoruz -- beni en çok ilgilendireni politik diyalog eksikliği -- modern çatışmaları oldukları haliyle irdeleme becerimiz, varoluş nedeninin kaynağına gitmek ve kilit oyuncuları anlamak ve onlarla anlaşmak. | TED | من ضمن جميع المثبطات المقلقة التي نعاني منها اليوم نفكر في المقام الاول في الامور المالية والاقتصادية واكثر ما يهمني بشكل اكثر هو عجز الحوار السياسي-- قدرتنا على فهم الصراعات الحديثة على ماهي عليه, بالذهاب الى اصلها الفعلي وعلى فهم اللاعبين الرئيسيين وعلى التعامل معهم |
- Hâlâ bir alanımız olmadığından üretim kabiliyetimiz hakkında endişeleri var. | Open Subtitles | لديهم مخاوف حول قدرتنا على الانتاج لاننا لا نمتلك المساحه الكافيه |
Çoğunlukla hayallerimiz, belirsiz bir gelecekte bölümlere ayrılmış saplantılara dönüşüyor. Bu, şu anda hayatlarımız için hazır olma kabiliyetimizi yok ediyor. | TED | في الأعم الأغلب تصبح أحلامنا مُجَزَئَة ومُعَلَقة بوقت ما في المستقبل وهذا يدمر قدرتنا على أن نعيش حياتنا في اللحظة الحاضرة. |