Sana Yi Soo'dan bahsettim ama ne için geleceğini sormadın bile. | Open Subtitles | أخبرتك بشأن يي سوو ولكن بعد ذلك، لم تسأليني عنه أو عن سبب قدومه |
Birkaç ay önce bir televizyon sipariş etmiş ve numarasını vermek zorunda kalmış yani yükleyici çocuk ona ne zaman geleceğini söyleyebilir. | Open Subtitles | قبل بضعة أشهر، طلب تلفازاً فضائياً وإضطرّ لإعطائهم رقماً بحيث يُمكن لعامل التركيبات أن يُخبره حال قدومه. |
Geç geldiği zamanı da sayıyorum... çünkü *Jetsons'ın sonunu görmek zorundaymış. | Open Subtitles | بل أربع ضربات إذا وضعت بالحسبان قدومه مُتأخراً لأنه يجب أن يرى "جيت سون" مهزوماً |
Sanırım bu yüzden annem de gelmesini istedi. Bana biraz öğretir diye. | Open Subtitles | وهذا ما دفع أمي بقوة للحرص على قدومه و تعليمي البسيط منها |
O gelmeden önce bir sandalye çekmiştin çünkü onun gelmesini bekliyordun. | Open Subtitles | ولقد قمتى بسحب كرسى قبل أن يأتى لأنك كنتى تتوقعين قدومه |
Konu mağazada Bayan Brookmire'a yardım etme nedenine geldiğinde yüzünü sizden kaçırdı. | Open Subtitles | لقد كان يزيح وجهه عنك عندما كان يتحدث عن قدومه لمساعدة السيدة بروكماير في المتجر |
Ladislaus'a geldiğinden beri yardımcı oluyordum. Buraya bakın. | Open Subtitles | هذا حقيقى,لقد كنت اساعد لاديسلاس منذ قدومه |
Eğer benzer bir büyük patlama Dünya'nın yanında meydana gelseydi Geldiğini bile göremezdik. | Open Subtitles | لو انفجر وهجٌ ضخمٌ مماثل قُرب الأرض لما رأينا قدومه |
Louis'in dönmesini bekleyip onunla konuşmalıyız. Yapmamız gereken kesinlikle bu. Nell'i buradan alıp götürmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن ننتظر قدومه ليتكلم معنا هذا ما يجب أن نفعله |
Aynı geleceğinden haber vermediğin garip kardeşin gibi. | Open Subtitles | مثل أخاك المسخ الذي لم تذكري قدومه. |
Bugün buraya geleceğini haber veren bir mektup almıştı. | Open Subtitles | لقد ارسل خطابه ليعلن عن قدومه الى هنا |
- Sana geleceğini söylememiş miydim ? - Buna halâ inanamıyorum! | Open Subtitles | ـ كنت متأكدةً من قدومه ـ لا أصدق عيناي |
Bu akşam geleceğini konuşurlarken kulak misafiri oldum. | Open Subtitles | سمعتهم مصادفة يتحدثون عن قدومه الليلة. |
- Buraya geldiği ilk günden beri olabilir. | Open Subtitles | هذا سيكون فى نفس وقت قدومه هنا |
KRİSTİNA BERDİNSKİKH GAZETECİ Kendisi ve geldiği yer hakkında bir haber yazdım. | Open Subtitles | كنت أكتب قصّةً عنه و عن مكان قدومه |
geldiği sırada, bunu Generalin elide görmüştüm. | Open Subtitles | لقد رأيتها في يد الجنرال (جلابر) عند قدومه |
O gelmeden önce bir sandalye çekmiştin çünkü onun gelmesini bekliyordun. | Open Subtitles | ولقد قمتى بسحب كرسى قبل أن يأتى لأنك كنتى تتوقعين قدومه |
Tek yapmamız gereken durup burada gelmesini beklemek. | Open Subtitles | يجب أن ننتظر قدومه ليتكلم معنا هذا ما يجب أن نفعله |
Alarmlar hortum gelmeden birkaç saniye önce çalmaya başladı. Aşağı inecek vaktim dahi olmadı. | Open Subtitles | أطلقت صفارات الانذار قبل قدومه بثوانى لم أصل حتى للدور السقلى |
Ama şunu diyebilirim ki, buraya gelenlerin her birinin ilk geldiğinde bir daha asla güvenmemek için bir gerekçesi vardı. | Open Subtitles | ،ولكن ساخبركِ شيئاً كل شخص هنا عند قدومه للمرة الاولى،كان لديه سبب بعدم الثقه بأحد مرة ثانية |
Buraya geldiğinde beni aramasını söyleyebilir misiniz? | Open Subtitles | هل لي أن اترك رسالة له في حين قدومه إلى هنا ليتصّل بي |
geldiğinden beri Üçüncü Kıza göz süzüp duruyordu. | Open Subtitles | كان منذ قدومه و عيناه تحدقان في الفتاة الثالثة |
Buraya geldiğinden beri hiç şiddet yanlısı veya normalin üzerinde diyebileceğiniz davranışlar gösterdi mi? | Open Subtitles | منذ قدومه الى هنا، هل تصرف بعنف او تصرف بطريقة تعديها غير طبيعية؟ |
Geldiğini göremeyeceksiniz. Sinsice yaklaşacak size. | Open Subtitles | و لن تتوقعوا قدومه سيأتيكم على غفله |
Gizlice aşağı inip dönmesini bekleyeceğim ve kafasını ikiye böleceğim. | Open Subtitles | سأتسلل إلى هناك .وأنتظر قدومه وأشطره إلى نصفين. |
geleceğinden emin olabilirsiniz. | Open Subtitles | سوف أحرص على قدومه |