Kendimi ona hep yakın hissederdim. Bu yüzden buraya geldim. | Open Subtitles | لطالما شعرت بأنني قريبة منها، هذا سبب قدومي إلى هنا |
Habersiz geldiğim için özür dilerim ama motele gitmeyi göze alamadım. | Open Subtitles | أسف على قدومي بهذا الشكل لكنني لم أستطع الذهاب إلى الفندق |
Neden buraya geldiğimi biliyorsunuz bir bakıma. | Open Subtitles | أتعلمين، إنَّ هذا سبب قدومي للبلدة نوعاً ما |
gelmemin sebebi de bu. Orada neye ihtiyacınız varsa söyleyin. | Open Subtitles | هذا سبب قدومي إليك، أخبرني مالذي تريد منّي فعله هناك |
Ama ruh halini düzeltmeye çalışıyorsan, sanırım benim seninle gelmem bu amacını engelleyebilir. | Open Subtitles | إلا أني افترض أنك تحاول تحسين نفسيتك ومع قدومي معك سيتدحض تلك الغاية. |
- Bunun için buraya gelmedim. İstediğim bu değil. | Open Subtitles | هذا ليس سبب قدومي إلي هنا ليس هذا ما أريد |
İşin komik tarafı, bir suç yüzünden buradayım. | Open Subtitles | الحقيقة بطريقة مضحكة هي أن الجريمة سبب قدومي الى هنا |
Buraya, Ocho Rios'a gelmek, sanki ilk evime gelmek gibiydi, | Open Subtitles | قدومي هنا إلى اوشو ريوس كان مثل قدومي إلى منزلي الأول |
Trenle sadece üç saat olmasına rağmen buraya bile gelmemi istemedi. | Open Subtitles | حتى أنها لم تكن تريد قدومي إلى هنا بالرغم أنها تبعد 3 ساعات فقط بالقطار |
Buraya sana bir şey söyleme ihtiyacı duyduğum için geldim. | Open Subtitles | سبب قدومي هنا اليوم هو أني أني شعرت أنه يجب علي قول شيء |
Dinle, neler olduğu hakkında ufak bir fikrim var ve bu yüzden buraya geldim. | Open Subtitles | اسمع ، أنا أعرف القليل مما يحدث وهذا سبب قدومي إلى هنا |
Buraya sadece Yıldız Geçidi Komutası'ndaki arkadaşlarımı memnun etmek ve gereksiz tavsiyelerinden kurtulmak için geldim. | Open Subtitles | قدومي لـ هنا كان مجرد إرضاء أصدقائي في قيادة بوابة النجوم ولأيقافهم من إعطائي المزيد من النصائح الغير مرغوب فيها |
İlk olarak iş yerinize kadar geldiğim için özür dilerim... | Open Subtitles | أولاً، بخصوص قدومي إليك في مكان عملك، أنا متأسفٌ لذلك |
Benim buraya "senden çalmak için geldiğim" kısmını anladın değil mi? | Open Subtitles | إنّكِ فهمتِ الجزء بشأن قدومي إلى هُنا هو السرقة منكِ، صحيح؟ |
Benim geldiğimi, nedimelerinizden birinin bildirdiği gözümden kaçmadı. | Open Subtitles | لقد لاحظت أن واحدة من وصيفاتك قد أعلنت عن قدومي |
Tabii ya niye geldiğimi unuttum. | Open Subtitles | صحيح، لقد نسيت سبب قدومي إلى هنا في المقام الأوّل |
Buraya gelmemin sebebi o ceviz ağacı. O ağacı ne zaman buldunuz? | Open Subtitles | سبب قدومي إلى هنا هو شجرة جوز البندق تلك متى اكتشفتها؟ |
Buraya gelmem çok aptalcaydı. Bunu neden yaptım, bilmiyorum. | Open Subtitles | من الغباء ، قدومي إلى هنا لست ادري لماذا أتيت |
Buraya onu konuşmaya gelmedim. Nereden buldun bunları? | Open Subtitles | ليس هذا سبب قدومي. أين حصلت على هذه؟ |
Bana bir röportaj sözü verdin, o yüzden buradayım. | Open Subtitles | أنت وعدتني بمقابلة وهو سبب قدومي إلى هنا |
Yedi yıl içinde bir kez bile, bana gelmek istemedin. | Open Subtitles | و لو لمرة واحدة خلال السبع سنوات لم ترغبي في قدومي |
Yarım kalan işin ben olmayayım. Yoluna devam et. - Buraya gelmemi bekleme. | Open Subtitles | لا تجعلني مسألتك العالقة امضِ قدماً مِنْ هنا ولا تنتظر قدومي |
Bu yüzden buraya gelip, size zorla kabul ettirmiştim. | Open Subtitles | هذا هو سبب قدومي الى ماساتشوستس و إزعاجك, ياسيدى |
geldiğimden beri onu şişirdin durdun. Senin ailen benimkinden daha iyi. | Open Subtitles | أنت تتباهى أمامي منذ قدومي إلى هنا، عائلتك أفضل من عائلتي |
O yüzden buraya gelmeden önce, bu konuşmayı yaparken karşılaşabileceğim potansiyel sorunları gözden geçirdim. | TED | لذا وقبل قدومي لهذه المحاضرة جلست أفكر في المشاكل التي من الممكن أن تواجهني خلال إلقاء المحاضرة |
- ...ki buraya gelme nedenim de bu. - Tam olarak ne için geldiniz? | Open Subtitles | ـ والذي هو سبب قدومي إلى هنا ـ لمَ أنت هنا بالضبط؟ |
Beşinci günün ilk ışıklarıyla gelişimi bekleyin. | Open Subtitles | أنتظر قدومي عند أول ضوء لفجر اليوم الخامس |
geldiğimde at arabası izleri gördüm. Dün gece hiç araba çıktı mı buradan? | Open Subtitles | رأيت بعض آثار عربات عند قدومي هل غادرت أي عربات مذ ليلة البارحة؟ |