Sonra da bu korsan modemi al. Onun bilgisayarına yakın tut ki biz de bilgisayarına sızabilelim. | Open Subtitles | بعدها تأخذين مودم قرصنة وتدعيه قريباً كفاية للحاسوب لكي أستطيع اختراقه |
korsan kopya! DVD'lerin kopyasını yapmaktan öte bir şeydir. | Open Subtitles | قرصنة الأفلام تجلب لكم أكثر مِن الأقراص الرقمية. |
korsanlık ve cinayet. İlk defa olmadı. | Open Subtitles | إنها عملية قرصنة وقتل وهذه ليست المرة الأولى |
korsanlık olmadığını biliyoruz. Çünkü korsanlar gemi çalarlar. | Open Subtitles | نعرف أنها ليست عملية قرصنة القراصنة يسرقون السفن |
Narkotik kaçakçılığı, para aklama ve bilgisayar korsanlığı ile suçlanıyorsunuz. | Open Subtitles | أنتِ تواجهين إتهامات بتهريب المخدرات غسيل الأموال و قرصنة الحاسوب |
Ayrıca, herhangi bir bilgisayar korsanlığı grubu eyleminde bana bilgi verin. | Open Subtitles | و أيضاً ، أحضر لي معلومات عن نشاط ايّ مجموعات قرصنة |
En ünlü saldırılarından birisi en popüler sosyal ağlardan birini hack'lemesiydi. | Open Subtitles | أحد أشهر عملياته كانت قرصنة أحد المواقع الاجتماعية |
Ama galiba çok miktarda korsan satış korsan plakçılık gibi şeyler var. | Open Subtitles | لكن أعتقد أن هناك قدر كبير من التهريب ، .. قرصنة ، طرق مثل هذه |
Cevap verdiğimiz radyofar korsan teknolojisi değil, en üst düzeyde askerî malzemeymiş. | Open Subtitles | اليوم نداء الإستغاثة الذي إستجبنا له كان تقنية قرصنة أشياء عسكرية من الدرجة الأولى |
Max, korsan filmlerinin gerçek bir suç olduğunu sana söylemiştim. | Open Subtitles | ماكس،لقد أخبرتك قرصنة الافلام هى جريمة حقيقية |
Senin Collier dediğin o adam öyle bir anti korsan programı geliştirdi ki, Amerika'nın en zengin 4'üncü adamı olan patronu ...Dr. Harlan Brown geçenlerde bir bilgisayar programının değerini yarım trilyon dolar olarak açıkladı. | Open Subtitles | كولير هذا طور برنامج ضدّ قرصنة والذي رئيسه الدّكتور هارلان براون ... رابع أغنى رجل في أمريكا، بالمناسبة ... أنا فقط أذكر ذلك عرضأ طور برنامج حاسوب ضدّ القرصنة يبلغ سعره حوالي نصف تريليون دولار |
korsan film yüzünden 10 yıl mı yedin? | Open Subtitles | -أقضيت عقوبة 10 أعوام لأجل قرصنة الأفلام؟ |
Neticede, namusumuzla azıcık korsanlık yapmayalı epey zaman oluyor gibi. | Open Subtitles | الكل في الكل، يبدو أنه مضى وقت طويل ولم نقم بعملية قرصنة صادقة |
Bu andan sonra, korsanlık yapan kim olursa senin adamlarından birisi olarak görülecek, devlet düşmanı sayılacak. | Open Subtitles | من هذه اللحظة وصاعداً، أي رجل يشارك في فعل قرصنة بالبحار سيفترض أنه أحد رجالك وعدواً للدولة |
Şu andan itibaren açık denizlerde korsanlık suçuna iştirak eden her adam senin adamlarından birisi ilan edilecek. | Open Subtitles | من هذه اللحظة وصاعداً، أي رجل يشارك في فعل قرصنة بالبحار سيفترض أنه أحد رجالك سأمسك به وأشنقه |
Wright kardeşlerden Steve Jobs'a kadar korsanlık her zaman Amerikan demokrasisinin temelinde var oldu. | TED | قرصنة رائعة. ومن الإخوان "رايت" إلى "ستيف جوبز"، القرصنة لطالما كانت أساس الديمقراطية الأمريكية. |
Ayrılıkçı korsanlığı durdurmak veya kocaman, dev bombaları etkisiz hale getirmekle ilgili emir almadım. | Open Subtitles | ليس لدي اى سلطة لان اوقف قرصنة الانفصاليين او انزع السلاح الخطير سيفور لدية وجهه نظر |
Benim zamanımda bir sorunun olursa gider yüz yüze konuşur söylerdin bilgisayar korsanlığı yapmazdın, bunlardan hiçbir şey anlamıyorum. | Open Subtitles | أتعلم، في زماني، أن واجهت مشكلة مع شخص ما، عليك أن تواجهه بها وجهًا لوجه، لا شيء من هراء قرصنة الحاسوب هذه، |
Bunlar da size bilgisayar korsanlığı suçundan hüküm giydirecek. | Open Subtitles | والتي سوف إدانتك في كلتا الحالتين من قرصنة الكمبيوتر؟ |
Çünkü sana dışarıdan bir hack olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لا , لأنني قلتُ لكِ أنها كانت قرصنة خارجية |
- Ya da Vance'e sızmak. | Open Subtitles | -أو قرصنة (فانس ) |
(Alkışlar) Ve şunu vurgulamak çok önemli: bu, bizim "Korsancılık" dediğimiz şey değildir. | TED | (تصفيق) من المهم التاكيد على ان هذا ليس ما يمكن تسميته " قرصنة " |
Kablolu yayın korsancılığı suçtur. | Open Subtitles | قرصنة الكابل مُحرّمة |