"قلت لهم ان" - Translation from Arabic to Turkish

• söyledim

Destek beklemelerini söyledim, ama yine de tepeyi aldılar.
انا قلت لهم ان ينتظروا الدعم لكنهم واصلا الهجوم على هذه التله

Gözlerini bana dikmiş bakıyorlar. Durmalarını söyledim ama dinlemiyorlar.
إنهم يحدقون بي، قلت لهم ان يتوقفوا، لكنهم لم يتوقفوا

Bunun Bağdat'ta olduğunu söyledim, ama kulak asmadılar.
قلت لهم ان هذا حدث فى بغداد لكنهم لم يهتموا بذلك

Cehenneme kadar yolları olduğunu söyledim.
قلت لهم ان يذهبوا الى الجحيم انت الرجل المسؤول.

Gidip başkasını sinir etmelerini söyledim. Kim olacağını söylemedim.
لا، أنا قلت لهم ان يأتوا ليتوسلوا شخص آخر

Onlara bombanın Laon'da olduğunu söyledim, hiçbir şey bulamadılar, ama davamıza karşı geldiğimden korkuyorum.
قلت لهم ان القنبلة في لاون ولم يجدوا شيئا لكن أخشى أني خنت قضيتنا

Senin çok akıllı bir terapist olduğunu, mükemmel bir beyzbol oyuncusu olduğunu, ve müthiş bir adam olduğunu söyledim.
قلت لهم ان كنت المعالج الرائعة، لاعب البيسبول عظيم، ورجل رائع.

Ben de hayır deyip geri göndermelerini söyledim.
لذا قلت لهم لا قلت لهم ان يرجعوا الأموال

Pasaportun içine birkaç vize ekleyip pis görünmesini sağlamalarını söyledim.
لقد قلت لهم ان يضعوا فيزة فيها ويجعلونه وضيعاً

Çatıda bir keskin nişancı olduğunu söyledim.
قلت لهم ان هناك قناص فوق السطح

Onlara Şeytan'a gitmelerini söyledim.
لقد قلت لهم ان يذهبوا الى الشيطان

John'ın araba kazasında öldüğünü söyledim.
قلت لهم ان جون كان قتل في حادث سيارة.

Yarın bir hükümet toplantısı yapacağımızı söyledim.
قلت لهم ان عندنا اجتماع وزاري غدا

Dışarıda beklemelerini söyledim.
اوه لقد قلت لهم ان ينتظروا في الخارج

İstediğimi söyledim.
قلت لهم ان هذا ماأريده.

Ben sadece yapmalarını söyledim.
أنا فقط قلت لهم ان يفعلو ذلك

(Gülüşmeler) "Bende onlara, yaşgününün 10 Eylül olduğunu söyledim, sonra da ortalıkta dolanıp gevezelik edebilirsin diye düşünüp sana da 10 Eylül'de doğduğunu söylemeye başladım.
(ضحك) "وهكذا ، قلت لهم ان عيد ميلادك كان يوم 10 سبتمبر\ايلول، وبعد ذلك أنا لم اكن متأكدة من أنك ستثرثري عن ذلك في كل مكان، لذلك بدأت أن أقول لك ان عيد ميلادك كان 10 سبتمبر\ايلول.

İçeri girmemelerini söyledim.
قلت لهم ان يغادروا...