Ölmene de izin veremezdim. Malum değerli bir ortak olacaksın. | Open Subtitles | وطبعًا لم أردك أن تموت، لأنّك ستكون شريكًا قيّما لي. |
Hiç kimse onların sporla ilgilenebileceğini düşünmüyordu bırakın toplumun değerli birer bireyi olmayı. | TED | لم يتبادر إلى أذهانهم أنه يمكنهم المشاركة في الألعاب الرياضية، ناهيك عن أن يكونوا عضوا قيّما من المجتمع. |
Bak Courtney sende değerli bir şey görmüşler ki buraya kadar yükselmişsin. | Open Subtitles | إسمعي يا (كورتني)، من الواضح أنّهم رأوا شيئا، قيّما فيكِ، وإلا لما كنتِ ستصلين إلى هذا الحد. |
Sizi onun için bu kadar değerli yapan şey nedir? | Open Subtitles | ما الذي جعلك قيّما لديه؟ |
Bu bayağı değerli, belki daha da fazla. | Open Subtitles | ذلك سيكون قيّما أو ربما أكثر |
Yani Redding için Davis ölüyken daha değerli. | Open Subtitles | حسنا،إذن (دايفيس) يكون قيّما لـ(ريدينغ) ميتا أكثر من كونه حيا |