| Sıradan insanların hayatlarının önemsiz olduğundan bahsetmiştik. Neler dedik hatırla. | Open Subtitles | أتتذكر لقد قُلنا, "حياة الأناس دون المستوى ليست لها أهمية"؟ |
| Önce yapıyoruz dedik şimdi de yapmıyoruz. | Open Subtitles | في البداية قُلنا بِأننا سنقوم بِه والأن قُلنا بِأننا لن نقوم بِه |
| Çünkü bir daha asla olmayacak dedik. | Open Subtitles | حسنًا لأننا قُلنا أن هذا لن يحدث مرة أخرى؟ |
| Kurbanın cesedinde bulduğumuz iki yara kan kaybından ölmesi için yeterli değil demiştik. | Open Subtitles | قُلنا بأن الجُرحين اللذان وجدناهما في جثة الضحية ليست كافية لإصابته بنزيف |
| Toplanma sırasında her erkek tek başına olacak demiştik. | Open Subtitles | لقد قُلنا على كُل رجلٌ أن يبقي لوحده خلال الإجتماع |
| Seninle ben hep bunu söyledik. | Open Subtitles | تذكر لقد قُلنا, لقد كنا دائماً نقول، أنا و أنت. |
| Birer yetişkin ve profesyonel olduğumuzu ve yaşanan olayın bunu etkilemeyeceğini söylemiştik. | Open Subtitles | لقد قُلنا أن كلانا بالغين ومحترفين ولن ندع ذلك يحدث |
| İptal ettik, dedik ya. | Open Subtitles | لقد قُلنا لك أننا ألغينا الاتفاق |
| Sonradan çok şahane olur, bunu yapmamız gerek dedik. | Open Subtitles | ثم قُلنا "هذا فقط مُذهل للغاية يجب أن نقوم بذلك" |
| Karşısına NBA'den devasa bir teklif geldi ve biz ona "Hayır, hayır, sen Oz'da çalışıyorsun" dedik. | Open Subtitles | أعني لقد كانَ قريباً جداً ليلتحق بدوري كرة السلة للمحترفين و قُلنا لهُ، لا، لا، أنتَ تعمَل في (أوز) |
| Burun dedik, değil mi? | Open Subtitles | قُلنا الأنف، أليس كذلك؟ |
| Bu yüzden hepimiz dedik ki "Pete beyzboldan şaşma." | Open Subtitles | لذا جميعنا قُلنا "(بيت) أستمر في لعب البيسبول |
| "LEED" Sertifikası da bir çözümdü. "Bu farklı türden bir bina" dedik. Birçok çevresel sürdürebilirlik değerini temsil ettiğini belirttik. | TED | حللناها بـ "شهادة ليد" ( في الهندسة الصديقة للبيئة) عندما قُلنا هذا نوع مختلف من المباني على أساس معايير الحفاظ على البيئة. |
| Evet, demiştik ama etli butlu tavukları ne kadar sevdiğimi bilirsin. | Open Subtitles | أجل، لقد قُلنا ولكن لا يُمكننا أن نأكل الطعام وحسب |
| Bunun üzerinde durmayacağız demiştik ama. Hâlâ sürdürüyor. | Open Subtitles | قُلنا بأننا لن ننشغل بهذا إنه يتدخّل |
| Bunun hakkında hiç konuşmayacağız demiştik. | Open Subtitles | لقد قُلنا بأننا لنَ نتحدثَ عن هذا |
| - Öyle, zeytin koymayın demiştik. | Open Subtitles | -نعم ، لقد قُلنا لا يوجد زيتون |
| Kurban olmayacak demiştik. | Open Subtitles | ولكنا قُلنا : بدون ضحايا |
| Çok sevdiği genç bir kızın buraya geleceğini söyledik. | Open Subtitles | لقد قُلنا أنّ هناك فتاة شابة محبوبة للغاية ستأتي الى هنا |
| Seni koruyacağımızı söyledik ve ciddiydik. | Open Subtitles | كمالي، قُلنا أننا سوف نساندك و قد عنينا ذلك |
| Bunların farklı çeşit yiyecekler olduğunu söyledik. | TED | قُلنا أن هذا نوع مختلف من الطعام. |
| Birlikte yapacağımızı söylemiştik ama sen "o adam" olmak istemiyorsan ben bunu kendi başıma da yaparım. | Open Subtitles | لقد قُلنا هذا "بأننا نقوم بهذا معاً". لكن أن لم تقوم بدوركَ كهذا "الرجل". أنا سعيدةً للغاية لقيامى بهذا بمفردى. |