Zar kanatlılar takımından olan arılar ve eşek arıları için alt çene, polen toplama ve petek yapımında bir araç olarak hizmet eder. | TED | بالنسبة للنحل والدبابير، المنتمية لرتبة غشائيات الأجنحة، تستخدمها بدلاً من ذلك كأدوات لجمع حبوب اللقاح وقولبة الشمع. |
Yapay zekâ insanlarla analitik bir araç olarak çalışacak, insanlar da sevgi ve sıcaklıklarını şefkat gerektiren işlere yönlendirebilecek. | TED | وسيعمل الذكاء الاصطناعي مع البشر كأدوات تحليلية يمكن للبشر أن يلفوا دفئهم حولها في سبيل وظائف التراحم العالية. |
Eminim ki taşları etkili bir şekilde araç olarak kullanabiliyordu. | TED | ولقد كانت لديه القدرة على استخدام الحجر على نحو فعال كأدوات. |
Bizler senin erdemli gücüne aracılık ediyoruz ancak! | Open Subtitles | نقف هنا كأدوات لسلطة عدلك |
Peki yazdığınız şarkıların, bir kesim tarafından benimsenmiş olması sizin için önemli değil mi peki? | Open Subtitles | هل يهمك أن الأغاني التي تكتبه تستعمل كأدوات تجنيد |
"Evet yapabilir, evet yapabilir ama o buraya bizi değişim elçileri olarak gönderdi dünyanın ışığı, yeryüzünün tuzu olalım diye ama biz beceremiyoruz." | TED | "نعم إنه يستطيع، نعم إنه يستطيع، ولكنه أرسلنا هنا كأدوات للتغيير، كنور للعالم، وكملح للأرض، ونفشلُ في ذلك." |
Genç yaşta, bilgisayarları araç olarak kullanan bir fizikçi olarak başladım. | TED | لذا فإنني بدأت في سن مبكرة كفيزيائي باستخدام الكمبيوترات كأدوات. |
Objelerin sadece koleksiyon olarak değil araç olarak kullanıldığında nelerin öğrenildiğini bilseniz şaşarsınız. | Open Subtitles | ستكون سعيداً برؤية مقدار ما يمكننا تعلّمه عندما نستعمل القطع الأثرية كأدوات وليس مقتنيات قيّمة. |
Beni hayal gücüme güvenmeye, olasılıklara inanmaya zorladı. ve bu yüzden inanıyorum ki hayal gücümüz limitleri aşmak için bir araç olarak kullanılabilir. Çünkü aklımızda her şeyi yapabilir, her şey olabiliriz. | TED | فقد دفعاني إلى الاعتماد على خيالي والإيمان بأن كل شئ ممكن. ولذلك أؤمن باستعمال خيالاتنا كأدوات لتحطيم الحواجز لأنه بداخل عقولنا يمكننا القيام بأي شيء ولنا أن نكون ما نشاء. |
Tarih boyunca da, bazı hayvanlara araç veya mal gibi davranırken bazılarınaysa nazikçe davranıp toplum içerisinde arkadaşlarımız olarak yer verdik. | TED | وقد عاملنا بعض هذه الحيوانات كأدوات أو بضائع على مر التاريخ، وعاملنا أنواع أخرى برقة وحنان وتم منحهم مكانة في المجتمع على أنهم رفقاء لنا. |
Bizler senin erdemli gücüne aracılık ediyoruz ancak! | Open Subtitles | نقف هنا كأدوات لسلطة عدلك |
Peki yazdığınız şarkıların, bir kesim tarafından benimsenmiş olması sizin için önemli değil mi peki? | Open Subtitles | هل يهمك أن الأغاني التي تكتبه تستعمل كأدوات تجنيد ,كمقاتلي عصابات الشوارع مثل كل الفئة الزنجية في الولايات المتحدة؟ |
(Kahkahalar) O bizi buraya değişim öncüleri olarak gönderdi ve bahane bulmayı bırakmalıyız ve onu kullanmayı. | TED | (ضحك) أرسلنا الرب هنا كأدوات للتغيير، وعلينا أن تنوقف عن اختلاق الأعذار واستغلاله. |