Bu betimlemeler, daha sonra, bazı sınıflarda paylaşıldı ve benzer eğitim ve durumlardan geçen diğer kadınlara ilham vermeye ve onları motive etmeye çalışıldı. | TED | بعدها، وزعت تلك الصور على صفوف دراسية مختلفة وعملت كإلهام ومحفز لنساء أخريات يمرون بنفس الأوضاع والتجارب التعليمية. |
Öyleyse ciddi bir şey değildir ama sana ilham kaynağı olacaksa... | Open Subtitles | إذن هذا لا يبدو جادًّا. لكن إذا كانت تساعدكِ كإلهام |
Sanırım sana doğru yönlenmemin sebeplerinden biri de bu. İlham perim olarak yani. | Open Subtitles | أعتقد أنّ هذا أحد الأسباب التي جعلتني أنجذب إليكِ كإلهام. |
Geri dönüşü, büyük bir ilham olarak görülür. | Open Subtitles | وسيتم النظر إلى عودتها كإلهام عظيم |
Bunu bir ilham olarak varsay. | Open Subtitles | فكروا في الأمر كإلهام |
Onun fedakarlığını bir ilham kaynağı olarak görelim... | Open Subtitles | دعونا بدلاً من ذلك، نري تضحيته كإلهام لنـا |
Sanki gökyüzüne uzanmış ve onu oradan koparmışsın gibi söylüyorsun. | Open Subtitles | تقول ذلك وكأنه هبط عليك كإلهام من السماء |
Bu, ekibimize köklü dillerin düzenini tamamen yeni, sadece tek bir dokunuşa dayanan bir dokunsal dilin ilham kaynağı olarak kullanma konusunda fikir verdi. | TED | مما منح فريقنا بصيرة عن كيفية استخدام الترتيب اللغوي لبعض اللغات الراسخة العريقة كإلهام لصنع لغة لمسية جديدة كليًا، لغة مبنية تمامًا على حاسة اللمس. |
Her zaman Spartalıları bunun için ilham kaynağı olarak görürüm. | Open Subtitles | انا دائماً اخذ المتقشفين كإلهام لهذا |
İlham kaynağı olarak da şehrin kaybettiği kahramanını kullanacağız. | Open Subtitles | وسنستخدم بطل المدينة الصريع كإلهام |
Ya da bu durumda olduğu gibi, bir kokudan ilham alıyor. | Open Subtitles | الرائحة كإلهام. |
Sanki gökyüzüne uzanmış ve onu oradan koparmışsın gibi söylüyorsun. | Open Subtitles | تقول ذلك وكأنه هبط عليك كإلهام من السماء |