Hersey çok kasvetli ve bunalticiydi. Orada olmak istemiyordum sadece. | Open Subtitles | كل شيء كان كئيب جداً, خانقٌ للغاية إنني فقط لم أرغب بأن أكون هناك |
- çok kasvetli. | Open Subtitles | كئيب، كئيب جداً |
Bunların hepsi çok kasvetli. | Open Subtitles | هذا جميعاً كئيب جداً. |
Siyah giymemen ne kadar güzel, çok iç karartıcı bir renk. | Open Subtitles | من الرائع أنكِ لا ترتدين الأسود فهو كئيب جداً |
Yaşadığımız dünya çok iç karartıcıydı. | Open Subtitles | العالم الذي عشنا فيه كان كئيب جداً |
Yapma! Şu garip ilahilere benziyor. çok iç sıkıcılar. | Open Subtitles | لا , هذا كئيب جداً |
Tanrım ya! çok kasvetli oldu böyle. | Open Subtitles | يا إلهي هذا كئيب جداً |
Hayır. Orası çok kasvetli. | Open Subtitles | كلا, هذا كئيب جداً |
Ayyaşların bile gitmek istemediği çok kasvetli bir kamusal alan. (Kahkahalar) Üstelik burayı düzeltemiyoruz çünkü I. M. Pei hâlâ hayatta ve Harvard ile M.I.T. burayı tamir etmek için | TED | مكان عام كئيب جداً بحيث مدمنوا الخمر لا يريدون حتى للذهاب الى هناك. (ضحك) ونحن لا نستطيع إصلاحه بسبب أي. أم. بي ما زال على قيد الحياة. وكل عام هارفرد و MIT يشكلان لجنة مشتركة لإصلاحه. |
- çok kasvetli. | Open Subtitles | - كئيب جداً - |
çok iç karartıcı. | Open Subtitles | وهو أمر كئيب جداً |
Bu çok iç karartıcı. | Open Subtitles | إنه كئيب جداً |