Ketçap şişesinde Çelik benzeri, katı bir kütle olduğunu hayal edin. | TED | تخيل أن عبوة الكاتشب مليئة بمادة صلبة كالفولاذ. |
Çelik gibi sertler ve bundan ala zümrüt yeşili olamaz. | Open Subtitles | انها صلبة كالفولاذ, ولونها اخضر كأجود انواع الزمرد الاخضر. |
Ben değil, çünkü . Bayan, Çelik vardır , ve ben bunu seviyorum . | Open Subtitles | يا آنسة, أنتِ صلبة كالفولاذ أحب ذلك |
Suda sürüklenen dalları cilalardı ta ki Çelik gibi parlayana dek. | Open Subtitles | حتى تصبح لامعة كالفولاذ |
Kapkara, çelikten pençeleri vardı. Zifiri kör karanlığı andıran saçları, | Open Subtitles | مخالبه كالفولاذ الأسود فروه كحلكة الليل الأسود |
Aslında, salla bir yumruk, Gold. Karın kaslarım Çelik gibidir. | Open Subtitles | كبرهان، سدد ضربة كرش كالفولاذ |
Ben değilim. Çelik gibiyim. | Open Subtitles | لست ضعيفاً ، أنا كالفولاذ |
Çünkü kürkü delinmezdi, aynı Çelik gibi. | Open Subtitles | لأنّ فراءه لا يخترق كالفولاذ |
Çelik sanki. | Open Subtitles | إنه كالفولاذ |
Çelik sanki. | Open Subtitles | إنه كالفولاذ |
Bir an için Pitou, karıncaların asıl hali olan dört bacaklılar gibi büklüm büklüm olup ön bacak kaslarını Çelik gibi gererek tıpkı Kite'a saldırmazdan önceki gibi iki kat genleşmelerini sağladı. | Open Subtitles | "وفورًا جثمت (بيتو) مثل مخلوقة من ذوات الأربع، يعود أصلها للنمل..." "ذات ساقين علويين يشتدا كالفولاذ..." "حتّى صار حجمهما ضعف ما كانا عليه قبيل مهاجمة (كايتو)" |
Senin için ne kadarda harika. çelikten bir kafaya ve amip vücuda sahipsin. | Open Subtitles | كم هو عظيم بالنسبة لك ان يكون لديك رأس كالفولاذ وجسم كالأميبا |