| Küfür etmek yok. Çünkü Calum için kötü. | Open Subtitles | الألفاظ السيئة ممنوعة ذلك سيء لـ (كاليوم) |
| Eğer isterlerse Chantelle'le Calum. Fazla oda var. | Open Subtitles | و (شانتيل) و (كاليوم) إن أرادوا ذلك فهنالك غرفة |
| Part time. Suzanne'ın annesi Calum'a bakmama yardım edecek. Hiç boş vaktim yok. | Open Subtitles | إنه دوام جزئي والدة (سوزان) ستساعدني بشأن (كاليوم) |
| Bugünkü gibi deneyimler sınırlarını zorlayacak ve bunu yapmazsak ilerleme kaydedemeyiz. | Open Subtitles | التجارب كاليوم تدفع الحدود الفاصلة لكننا لا نكبر إذا بقينا مرتاحين |
| Belki yürürken, belki tıpkı Bugünkü gibi soğuk bir sonbahar gününde yanında bir posta arabası duracak ve kapıları açılacak. | Open Subtitles | قد تكون تتمشى، ربما في يوم خريفي عليل كاليوم حين تتباطأ بجانبك شاحنة بريد وينفتح الباب. |
| Kalium, potasyum demek. | Open Subtitles | و" كاليوم"تعني"بوتاسيوم" |
| bugün gibi bir günde, kendini tanrıya emanet edip ateşe atmış ama azıcık olsun yanmamıştı. | Open Subtitles | كاليوم الذي قاد نفسه فيه نحو البابا وارتمى في النّار دون أن يصب بأي ألم |
| Chantelle, sen ve Calum için de odalar var. | Open Subtitles | فيها العديد من الغرف لك و لـ (كاليوم) أيضاً |
| Seni üzmek istemedim. Sadece seni ve Calum'u düşünüyorum. | Open Subtitles | لم أقصد إزعاجك فقط أفكر بك أنت و (كاليوم) |
| Hayır Calum, Bunu görmeliyiz. | Open Subtitles | -كلا، (كاليوم)، يجب أن نرى هذا |
| Eğer küçük Calum'a iyi davranırsan, kalabilirsin. | Open Subtitles | إذا كنت جيداً مع (كاليوم) تستطيع البقاء |
| Eğer küçük Calum'a iyi davranırsan, kalabilirsin. | Open Subtitles | إذا كنت جيداً مع (كاليوم) تستطيع البقاء |
| Sigara içmek yok. Çünkü Calum için kötü. | Open Subtitles | التدخين ممنوع ذلك سيء لـ (كاليوم) |
| Osurmak yok. Çünkü Calum için kötü. | Open Subtitles | إطلاق الغازات ممنوع ذلك سيء لـ (كاليوم) |
| Calum, geliyor musun? Tabii ki geliyorsun. | Open Subtitles | (كاليوم) ستأتي ، بالتأكيد ستأتي |
| - Hazır mısın Calum? - Pekala küçük adam? | Open Subtitles | مستعد (كاليوم) ؟ |
| Birbirimizin olmak Bugünkü gibi birlikte zaman geçirmek ve keyif çatmak. | Open Subtitles | هذا يعني بأن نصبح حبيبين و نقضي بعض الوقت سوية, كاليوم نمتع أنفسنا |
| Gece nöbetini aldığın için çok teşekkür ederim ama Bugünkü gibi önemli günlerde beni uyandırabilirsin. | Open Subtitles | ولكن حين يكون يومكَ حافلاً كاليوم فلا بأس في إيقاظي |
| Evet, dolu ama bu insanların her zaman Bugünkü gibi para verdikleri anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | أجل، لكن لا يعني ذلك أنّ الناس تتبرّع بالمال كاليوم. |
| Kalium, arı var. arı var. | Open Subtitles | (كاليوم)، هناك نحلة |
| bugün gibi bombaları, dökülen kanları, korkuyu unutmuşlardı. | Open Subtitles | لأنّهم كاليوم قد نسوا بشأن القنابل والدماء والخوف. |