"كانت هنالك" - Translation from Arabic to Turkish

    • varsa
        
    • varmış
        
    Kiralamak veya satın almak için bir yer bulmanın zor olduğu tek bir şehir varsa orası Sydney'dir. TED إذا كانت هنالك مدينة في العالم يصعب فيها العثور على سكن للبيع أو للإيجار، فهي حتماً مدينة سيدني.
    Kafamda hiçbir şekilde bir bağlantı yoktu ve eğer bir duygu varsa, o da bir nevi antipatiydi. TED لم يكن هنالك أي ارتباط في بالي مطلقًا، في الحقيقة وحتّى لو كانت هنالك بعض المشاعر فقد كانت مشاعر تمرد.
    Sanırım evet, özellikle de hatırlanacak unsurlar varsa. Open Subtitles أعتقد ذلك، إذا كانت هنالك أية تفاصيل مميزة للتذكر.
    Evlendikten sonra düzelir zannettik, ama bilmediğimiz birçok şeyleri varmış. Open Subtitles لقد اعتقدنا بأنها ستتحسّن بعد زواجها لكن كانت هنالك أمور عديدة لا نعرفها
    Kızı bulduklarında üstünde kan varmış. Open Subtitles كانت هنالك دماء على الإبنة عندما عثروا عليها؟
    Eğer burada bir suç varsa, onun sonuna kadar gitmek isterim. Open Subtitles إن كانت هنالك جريمة فأرغب أن أصل إلى قاعها
    Ama onu sevebilme ihtimalin bile varsa bunu değerlendirmelisin. Open Subtitles حسناً, ذلك هو السؤال دوماً إن كانت هنالك إحتمالات بأنك تحبها عليك أن تنتهز هذه الفرص
    O fotoğrafla ilgili hâlâ sorunların varsa, tek yapman gereken düğünüme gelmeyi kabul etmek; Open Subtitles إن كانت هنالك مشاكل مع محاكاة الصورة معك كل ماعليك أن توافق على القدوم إلى الزفاف
    Eğer bir kırmızı halı varsa, yarından itibaren seni onun üstünde, film hakkında konuşurken görmek istiyorum. Open Subtitles اذا كانت هنالك مقابله ,إريدك ان تتكلمي عن الفلم الذي سيصدر يوم الاثنين
    Eğer hala bir şans varsa öylece oturup vazgeçemem. Open Subtitles لا يمكنني الإستسلام ليس إن كانت هنالك فرصة أخرى
    Hilda, bir sorun varsa görmezden gelemeyiz. Open Subtitles هيلدا، اذا كانت هنالك مشكلة.. فلايمكننا تجاهلها فقط
    Onlara ulaşma şansımız varsa yola çıksak iyi olur. Open Subtitles إن كانت هنالك فرصة للانضمام إليهم مجدّداً، فيحسن بنا التحرّك
    Sahte kimlik ve silah varsa, büyük bir şey olacaktır. Open Subtitles وصدّقني، إن كانت هنالك هويّات مزوّرة وأسلحة فإنّ أمراً جلجلاً على وشك الحدوث
    Kaburga hariç, mönüde en ilginç ne varsa onu yerim. Open Subtitles سأختار أي شيء مبهرج، إلا إن كانت هنالك الأضلاع،
    Takip varsa seve seve yaparım. Open Subtitles إن كانت هنالك أيّة متابعة فسيسرّني القيام بها
    Kadının geçmişinde, kurcalanmasından, belli ki senin de paylaştığın bir korkuyu getirmiş karanlık, derin bir travma varsa üzgünüm. Open Subtitles حسناً انا آسف لو كانت هنالك بعض الصدمات الحزينه الضخمه في ماضيها والتي علي ما يبدو انت وهي خائفتان من ازعاجها
    Onların zaferlerine rağmen, görünen kara bir bulut varmış. Open Subtitles بغض النظر عن إنتصاراتهم، كانت هنالك غيمةٌ سوداء
    Başka bir tır daha varmış. Onda olabilir. Open Subtitles لقد كانت هنالك شاحنه أخرى ربما هيَّ عليها
    Dün gece bu yakınlarda reşit olmayan gençlere alkol servis edilen bir parti varmış. Open Subtitles يبدو أنه كانت هنالك حفلة بالقرب من هنا الليلة الماضية... حيث بعض الكحول كانت تقدم للقاصرين.
    Orada bazı sorunlar varmış, doğru mu? Open Subtitles كانت هنالك بعض المشاكل، أليس كذلك؟
    Bir varmış, bir yokmuş, Sacred Heartköy isimli bir köy varmış. Open Subtitles في قديم الزمان, منذ زمن طويل.. كانت هنالك قرية صغيرة.. اسمها (القلب المقدس)

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more