Çok güzel bir sesi vardı, onu dinlemiştik. | Open Subtitles | كان صوته جميل وكنا نستمع له |
Uzaylının tatlı ve cennet gibi bir sesi vardı, Urkel gibi. | Open Subtitles | المخلوق كان صوته سماوياً عذباً مثل (أوركيل). |
Kayıtta onun sesi en yüksek çıkıyordu... mikrofon onun üzerindeydi. Bu kişi Trey'di. | Open Subtitles | كان صوته هو الأعلى على الشريط، الميكروفون كان معه، انه (تري) |
Kayıtta onun sesi en yüksek çıkıyordu... mikrofon onun üzerindeydi. Bu kişi Trey'di. | Open Subtitles | كان صوته هو الأعلى على الشريط، الميكروفون كان معه، انه (تري) |
Söylüyorum bu, onun sesiydi. Bana sesleniyordu. | Open Subtitles | أنا أقول لك لقد كان صوته ، ما سمعت |
Hugh Laurie'yi kayıttan izlediğimde uygun bir ses tonu vardı. | Open Subtitles | هيو لوري أدى بشكل مسجل و لقد تابعته كان صوته مناسبا |
Nazikti. Onun, şey, çok nazik bir sesi vardı. | Open Subtitles | لطيف, كان صوته لطيف جداً. |
Kendine has çok tiz bir sesi vardı. | Open Subtitles | كان صوته مثل "فوغهورن ليغهورن" مميز. |
Nazik bir sesi vardı demek. | Open Subtitles | كان صوته لطيف. |
Oydu ama onun sesiydi. | Open Subtitles | كان هو، ذلك كان صوته |
İnce ve rahatsız edici bir ses tonu vardı. | Open Subtitles | كان صوته خفيفاً، مشوشاً |