"كان في ذلك" - Translation from Arabic to Turkish

    • o
        
    • vardı
        
    • olursa
        
    o kitaptaki her neyse, seni de beni de aşar. Open Subtitles أياً كان في ذلك الكتاب فهو أكبر منك و مني
    Ki o zamanlar akla gelmeyecek bir şey de değildi. Open Subtitles وهو الي كان في ذلك الوقت ليس امراً لايمكن تصوره
    Ve o dönemde o tel, onları sadece Batı'dan ayıran tek şeydi. Open Subtitles الذي كان في ذلك الوقت فقط الذي يفصل بين الشرق و الغرب.
    o zamanlar yalnızca tek bir çözüm vardı, reklam modeli. TED حسناً، كان في ذلك الوقت حل وحيد والذي كان النموذج الدعائي.
    Tekrar soruyorum, Profesör, son el ortada ne kadar para vardı? Open Subtitles إذن، لنعد من جديد كم كان في ذلك الوعاء ؟
    Hey...eğer faydası olursa... Salt Lake'de 5 saatlik rötar var. Open Subtitles انت , اذا كان في ذلك مساعده , هناك خمس طائرات قد لا تغادر الا بعد ساعه في سويت ليك
    Çok uygunsuz bir davranış olduğunu biliyorum ama ne olursa olsun sana aşık olmuş olacaktım. Open Subtitles أعلم أنه كان غير ملائمٍ كلياً وإن كان في ذلك أهميّة.. على الأرجح أني كنتُ سأقع في حبكِ
    Sanıyorum bir çoğunuz o sabah nerede olduğunuzu hatırlıyorsunuzdur. TED أعتقد أن كثيرًا منكم ربما يتذكر بالضبط أين كان في ذلك الصباح.
    o zamanlar, davul tetikleri yeniydi. TED وقد كان في ذلك الوقت مشغلات الطبول جديدة
    Adamımı tatmin etmiş olmakla, çok genç biri olarak yaşadığım o özel tatlar... bende büyük bir etki bırakmıştı. Open Subtitles بعد أن كنت قد راض عنه، لقد دهشت لرؤية هذه الأذواق خاصة في الرجل الذي كان في ذلك الحين حتى الشباب.
    Hayatımda gördüğüm en kötü trafik o bölgede. Open Subtitles أسوء اختناق مروري سبق لي أن رأيته كان في ذلك المكان
    Evde olduğumu o zaman anlaşmıştım. Open Subtitles كان في ذلك الحين كنت أعرف أنني كان بالمنزل.
    Savaşmak isteyen bütün onurlu insanlar o toplantıdaydı. Open Subtitles كل نبيل مستعد أن يقاتل كان في ذلك الإجتماع
    o gece yarısı baban da bu banyodaydı Open Subtitles أبّك كان في ذلك الحمّام متأخرا في تلك الليلة
    o an düşündüğüm tek şey muhtemelen bir çubukla yemek yiyen diğer odadaki adamdı. Open Subtitles كل مافكرت به في تلك اللحظه كان في ذلك الشخص المجاور ربما اكل بعصا واحدة
    o dosyada ne vardı, efendim? Open Subtitles ماذا كان في ذلك الملف يا سيّدي؟
    Şu Martini kadehinin içinde tam olarak ne vardı? Open Subtitles ما كان في ذلك الزجاج مارتيني؟
    Sonuç ne olursa olsun hiçbir şey değişmeyecek ama. Open Subtitles لكن مهما كان في ذلك المغلف فلن يغير شيئاً.
    Eđer teselli olursa, sana inanýrým. Open Subtitles حسناً ، أنا أصدقك إذا كان في ذلك مواساة لكِ

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more