"كان لا بد أن" - Translation from Arabic to Turkish

    • zorunda kaldım
        
    • lazımdı
        
    • gerekti
        
    • girmek zorundaydım
        
    Onların burada yaşamasına izin vermesi için Marcel'e yalvarmak zorunda kaldım. Open Subtitles لقد كان لا بد أن أَستجدى مارسيل ليدعوهم أن يعيشوا هنا.
    Asansör hep meşguldü, ben de merdivenden çıkmak zorunda kaldım. Open Subtitles المصعد كان مشغول دائما لذا كان لا بد أن أصعد الدرجات مساء الخير
    Buna n'oldu? Çok azgın bir tipti. Başa çıkamadım ve yoketmek zorunda kaldım. Open Subtitles كان منفلت جدا لم أستطيع أن أعالجه كان لا بد أن أقتله
    Gerçek kutudan öyle sıkıldım ki, ondan kurtulmam lazımdı. Open Subtitles ولأنني سئمت من الصندوق الحقيقي كان لا بد أن أتخلص منه
    Sen ölmedin Callahan, o yüzden başka bir ünlü bulmam gerekti. Open Subtitles أنت لم تمت كالاهان,لذا كان لا بد أن أجد مشهوراً آخر
    Daireme girmek zorundaydım, kendimi inceleyip... ne olduğunu anlayabileceğim yere. Open Subtitles كان لا بد أن ادخل شقتي، حيث يمكنني أن أدرس نفسي إفهم ما حدث
    Minako iyi ama dokuzunu da öldürmek zorunda kaldım. Open Subtitles ميناكو بخير لكن كان لا بد أن أقتل تسعة منهم
    Neredeyse imkansız. Golf arabalarının üreticisini aramak zorunda kaldım... Open Subtitles إنه شبه مستحيل كان لا بد أن أتصل بمنتج عربات غولفي
    Sen vermediğin için başka bir yerde bulmak zorunda kaldım. Open Subtitles وبما أنك لم تعطيه لي كان لا بد أن أجده في مكان آخر
    O kodu kırabilmek için kendimi aşmak zorunda kaldım. Open Subtitles كان لا بد أن أسرع هوسي إلى الخامسة لكي أحل ذلك الرمز العدي
    Burada kimse bunu haber yapmıyor. Uluslararası haber bültenlerinden öğrenmek zorunda kaldım. Open Subtitles لا خبر عن ذلك هنا كان لا بد أن أجده في الخدمة العالمية
    Seni bu işe vermek istedim, sana ulaşamadım. Ben aşlatmak zorunda kaldım. Open Subtitles أردت مساهمتك، لم أستطع أن أصل إليك كان لا بد أن أعطي الضوء الأخضر
    Tapınağa gitmek zorunda kaldım, tımarhane gibiydi. Open Subtitles . كان لا بد أن أذهب إلى المعبد . المكان كان كبيت المجانين
    O zaman o yedek kapağa bir yedek kapak daha koymaları lazımdı. Tanrım, o haklı! Open Subtitles إذن كان لا بد أن يكون لديهم صمام آمان احتياطى لصمام الآمان الاحتياطى هذا
    Geri geldim. Birkaç şey lazımdı da. Open Subtitles عدت كان لا بد أن أقوم ببعض الأشياء
    İçimi boşaltmam lazımdı. Kusura bakma. Open Subtitles كان لا بد أن أقول ذلك لم أقصد الصياح
    Bu soruya cevap vermek için bile yardım alması gerekti. Open Subtitles كان لا بد أن يستشير مساعده للجواب على ذلك السؤال
    Biraz şampanya içti ve dinlenmesi gerekti. Open Subtitles تناولت قدحين من الشمبانيا و كان لا بد أن تستريح.
    Yiyince tuvalete koşmam gerekti, ama bir de tuvaleti görmelisin. Open Subtitles كان لا بد أن أركض إلى المرحاض كان يجب أن ترى المرحاض
    Andrea'yı görmek istersem, eve bir hırsız gibi girmek zorundaydım. Open Subtitles لم تُحب حقيقة إن إبنتها كان لديها صديق. كان لا بد أن أنسل مثل اللص إذا أردت رؤيتها.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more