"كان لطيفاً" - Translation from Arabic to Turkish

    • hoştu
        
    • güzeldi
        
    • nezaketini
        
    • İyi biriydi
        
    • iyi davranırdı
        
    • hoş bir
        
    • çok hoş
        
    • iyi davrandı
        
    • tatlı biriydi
        
    • nazik
        
    • iyiydi
        
    • Kibardı
        
    • nazikti
        
    • çok iyi davranıyordu
        
    Onun yerine gelen geçici eleman ise iyiydi, hoştu ama fazla normaldi. Open Subtitles الفتى الذي حل محله كان لطيفاً كفاية لكن عادي أكثر من اللازم
    gerçek etkinin yer almadığı-- Tamam. Orada yaptıkların, çok hoştu, itiraf ediyorum. Open Subtitles ِ حسناً ما فعلته هناك كان لطيفاً جداً ..
    Seni tekrar görmek güzeldi prenses. Open Subtitles لقد كان لطيفاً أن أراك ثانيةً، يا أميرتي
    Haydi ama. İlk tanıdığımızda çok güzeldi. Open Subtitles لا, و لكننا جميعنا عندما التقيناه للمرة الأولى كان لطيفاً, أنت قلت ذلك ماما
    - Charlie sana Bir taksi çağırma nezaketini de gösterdi ama sen istemedin. Open Subtitles لا، تشارلي كان لطيفاً للأتصال على أجرة لك لكنك لم تريد
    Eskiden burada çalışıyordu, bedenini bağışladı. Onu tanıyordum. İyi biriydi. Open Subtitles كان يعمل هنا ، وتبرع بأعضائه كنت أعرفه لقد كان لطيفاً
    Bana iyi davranırdı. Open Subtitles لقد كان لطيفاً معي
    hoş bir şey olduğunu hatırlıyorum. Acaba neden peşini bıraktık? Open Subtitles للتذكير ، لقد كان لطيفاً حقاً اتعجب لما تخلينا عنه
    çok hoş bulmuş. Çok teşekkürler. Open Subtitles قالت أنّه كان لطيفاً جدّاً، لذا شكراً لك.
    Ailem öldüğünde bana, iyi davrandı. Open Subtitles وعندما توفا والداي، كان لطيفاً جداً.
    tatlı biriydi. Çok sevecen bir yanı vardı. Open Subtitles كان لطيفاً وكان معطاءً بطريقة ما
    Bu sadece geçiyordum karşılaştık olayı ilk 17 kerede hoştu. Open Subtitles الظهور هكذا فقط كان لطيفاً.. في الـ 17 مرة الأولى!
    Depozito paramı geri aldım ki bu çok hoştu. Open Subtitles لقد استعدت بوليصة التأمين الخاصة بي و هذا كان لطيفاً
    Sizi kıçınızı yırtarken izlemek çok hoştu. Open Subtitles لقد كان لطيفاً أن أراكن جميعكن تحاولن بجد.
    Annemden hoşlanman 14 yaşındayken güzeldi ama kadın 85 yaşında, vazgeçmelisin ya da onu akşam yemeğine davet etmelisin. Open Subtitles ولعك بوالدتي كان لطيفاً عندما كنا بالـ 14 لكن المرأة عمرها الآن 85 عاماً عليك أن تتراجع أو تبادر بدعوتها على العشاء
    Bir kez olsun birisinin beni kurtarması güzeldi. Open Subtitles كان لطيفاً وجود أحد ينقذني من باب التغيير
    Seninle konuşmak güzeldi, tekrar görüşmek üzere. Evet. Open Subtitles كان لطيفاً أن نتحادث معك ، أخشى أننا مضطرون للرحيل
    Oturumunuzun zabtını verme nezaketini gösterdi. Open Subtitles لقد كان لطيفاً بشكلٍ كافٍ ليعطينا نسخة من تقرير جلستك
    İyi biriydi ve insanlar bizim bir çift olmamız fikrini sevmişlerdi ama hiç ciddileşmedi. Open Subtitles كان لطيفاً والناس أحبت فكرة أن نكون ثنائي
    - James değil. O ona iyi davranırdı. - Öyleyse kim? Open Subtitles ليس "جيمس"، كان لطيفاً معها - مَن اذاً؟
    Sadece o mektubu yazmanın hoş bir şey olduğunu düşündüm ve bu konuda kötü hissetmen gerekmediğini söylemek istedim. Open Subtitles ظننتُ فقط كان لطيفاً منكَ أن تكتب هذه الرسالة وأردتُ إخباركَ بأنّه ليس عليكَ أن تشعر بالسوء
    Ama çok hoş sohbet bir adamdı. Open Subtitles لكنه كان لطيفاً, لذا تبادلنا أطراف الحديث.
    Boş bir mideyle içtim Stuart. O çok iyi davrandı. Open Subtitles (تناولت الشراب على معدة خاوية ، (ستيوارت وهو كان لطيفاً
    tatlı biriydi ama eşcinseldi. Open Subtitles كان لطيفاً, ولكن غريب الأطوار مثل السمك
    Biliyorum her zaman doğruyu söylemiyor ama bana karşı çok nazik. Open Subtitles أعلم أنه لم يقل الحقيقة دائماً لكنه لطالما كان لطيفاً معي
    Ona kaba davrandığım da bile bana karşı Kibardı onun da benden hoşlandığını düşündüm. Open Subtitles كان لطيفاً معي رغم أنّي كنت لئيمة معه لذا ظننتُ انّه ربّما يكون مُعجباً بي أيضاً
    Fakat patron bana bir şişe meskal verecek kadar nazikti. Open Subtitles " لكن السيد الكبير كان لطيفاً ليعطني زجاجة " ميسكال
    Ama çok fazla evcil hayvanı vardı ve onlara çok iyi davranıyordu. Open Subtitles لكنه كان يملك العديد من الحيوانات الأليفة و كان لطيفاً معهم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more