Şerefli bir ölüm olmasa da hakkındaki ithamlar düşünülünce belki de Şanslıydı. | Open Subtitles | ليست ميتة مشرفة ، لكن مقارنة بما إتُهِم به ربما كان محظوظاً |
Yani, fikrin şu mu, o çocuklar öldü çünkü o askerler annen gibi Şanslıydı ? | Open Subtitles | إذاً فالفكرة هي إن هؤلاء الشباب ماتوا لأن الجندي كان محظوظاً مثل والدتكِ ؟ |
İyi düşünseydi, yaşama şansı vardı. | Open Subtitles | على العكس ، كان محظوظاً |
İyi düşünseydi, yaşama şansı vardı. | Open Subtitles | على العكس ، كان محظوظاً |
Hakkında suçlamada bulunmadığım için çok şanslı doğrusu. | Open Subtitles | كان محظوظاً أنّي لمْ أوجّه إتهامات إليه. |
Anthony'nin birkaç maçta Şansı yaver gitti ve ben de düşüşteydim. | Open Subtitles | أنثونى" كان محظوظاً قليلاً وأنا هبط مستواى، هذا كل ما فى الأمر |
Ama ne diyeceğim, kablo hırsızları çok şanslıymış. | Open Subtitles | لكنني سأخبرك بشيء , كاشف الأسلاك كان محظوظاً |
Evet, Şanslıydı. Kurşun yanağından vurmuş.. | Open Subtitles | أجل، فلقد كان محظوظاً ، أصابتُه الرصاصة من خدّه |
Merakını cesaretlendirip besleyen, ona en iyi bilim ekipmanlarını alan ve hatta Güney Yarımküre'deki yıldızları ilk kez doğru bir biçimde haritalandırmak için çıktığı seferi finanse eden bir babaya sahip olduğu için çok Şanslıydı. | Open Subtitles | لقد كان محظوظاً بوالد يشجع وينمي فضوله ويشتري له أفضل الأدوات العلمية حتى أنه مول رحلاته الإستكشافية |
Böylesine iyi ve samimi arkadaşlara, mensubu olduğu bir yere ve önünde macerayla dolup taşacak günlere sahip olduğu için Şanslıydı. | Open Subtitles | كان محظوظاً بإن لديه اشياء جيدة واصدقاء جيدين ومكان ينتمي إليه والأيام المقبلة لا تزال بها اشياء للمغامرة |
Vatana ihanetten yargılanmadığı için çok Şanslıydı. | Open Subtitles | كان محظوظاً أنه لم يُحاكم بتهمة الخيانه |
Senin gibi bir ablası olduğu için çok şanslı. | Open Subtitles | لقد كان محظوظاً لن يكون لديه اخت مثلك |
O çocuk Allison Argent'ın hayatından ufak bir parçayı tattığı için çok şanslı. | Open Subtitles | وهو كان محظوظاً لأنه كان كان مع "أليسون أريجنت" للفتره التي كان معك بها |
Şansı yaver gitti Bay D, o kadar. | Open Subtitles | لقد كان محظوظاً يا سيد ( دى ) هذ هو كل شئ |
O iyi ama sadece Şansı yaver gittiği için. | Open Subtitles | - إنّه بخير، كان محظوظاً وحسب - |
Biraz dinlenmeyle iyileşecektir ama çok şanslıymış. | Open Subtitles | مع قليل من الوقت ليستعيد صحته سيكون بخير، لكنه كان محظوظاً |