"كان يحضر" - Translation from Arabic to Turkish

    • getirirdi
        
    • getiriyordu
        
    • getiriyormuş
        
    Bazen onun kanalı bize kötü durumda, saklanması gereken çocuklar getirirdi. Open Subtitles أحياناً مصدره كان يحضر له أطفال في حالة بائسة. أطفال لإخفائهم.
    Seyahat dönüşlerinde hep sebze getirirdi. Open Subtitles غالباً كان يحضر الخضروات عندما يعود من رحلته
    O da her gün beslenme olarak soya sütü getirirdi. Open Subtitles كان يحضر يوميًّا طعامًا بلبن الصويا للغداء.
    Erzak getiriyordu. Şimdi Ramon'un elinde. Open Subtitles كان يحضر بعض المؤن رامون الآن يمسك به
    Üç yıl öncesine kadar, bana kahvelerimi getiriyordu. Open Subtitles قبل ثلاث سنوات كان يحضر لي قهوتي
    Her neyse, Kaptan buradaki bir lokanta'ya erzak getiriyormuş bana da eve götürmem için birşeyler verdi. Open Subtitles بأية حال، كابتن شاحنة البضائع كان يحضر شحنة لمطعم هنا وأعطاني شيئ لأحضره للمنزل
    Bana dedi ki Dereham, Katherine'in yatağına geldiği gecelerde, yanında şarap, çilek, elma ve kendilerini keyiflendirecek birkaç şey daha getiriyormuş. Open Subtitles ..لقد قالت بأن في الليالي التي قام ديرهام ..بزيارة سرير كاثرين كان يحضر معه النبيذ
    ...buraya epeyce kiz getirirdi. Open Subtitles كان يحضر الكثير من الفتيات هنا
    Ben küçükken bana yemek getirirdi. Open Subtitles ...إنه كان يحضر لي الغذاء عندما كنت صغيراً...
    Romanı üzerinde '60'ların ortasında çalışırken bana her gün birer nüshasını çıkarmam için yazdıklarını getirirdi. Open Subtitles لذلك ، على أية حال ، عندما كان يكتب فيه ، في منتصف الستينات... ... كان يحضر لي صفحات للنسخ كل يوم...
    Her zaman annesine yemek getirirdi. Open Subtitles دائمًا ما كان يحضر العشاء إلى أمه
    Yalnız bu seferki biraz garipti. Tijuana'dan kıza hediyeler getirirdi. Open Subtitles كان يحضر لها هدايا ...من تيجوانا و
    Bana oradan baklava desenli çorap getirirdi. Open Subtitles كان يحضر لي جوارب
    Simon emirler verirdi, bizi gözetirdi ve diğer adam kızları Amerika'ya getirirdi. Open Subtitles سايمون, كان يعطي الأوامر, كان يراقبنا, و... --والرجل الآخر كان يحضر البنات إلى أميركا.
    O gün Todd'un eve döneceği zaman için eroin getiriyordu yine. Open Subtitles كان يحضر الهرويين لـ(تود) ذلك اليوم، عندما يعود إلى المنزل.
    Büyük annesine çiçek getiriyormuş. Open Subtitles كان يحضر الزهور لجدته
    Görünüşe göre Teddy Chislington Petrie koleksiyonunu ve... Ra'nın Gözü'nü evine, Kütüphane'ye getiriyormuş. Open Subtitles يبدو و كأن (تيدي شيزلينغتون) كان يحضر تجميعات (بيتري) و عين (راع) إلى المكتبة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more