Ve Einstein'ın yakınlarda yayınlanmış genel izafiyet teorisini okuyordu, ve bu teoriden etkilenmişti. | TED | و لقد كان يقرأ آخر منشورات أينشتاين النظرية العامة للنسبية، و قد كان جد مثار بهذه النظرية. |
Dediğiniz gibi gazete okuyordu ve gidip şeker alabilir mityim diye sordum. | Open Subtitles | تماماً كما قلتِ، كان يقرأ صحيفته وطلبتُ منه السكر |
Çocuklara radyodan komik gazeteleri okurdu ve hemen hemen bu şehrin en iyi belediye başkanı oydu. | Open Subtitles | كان يقرأ القصص المضحكة للأولاد في الراديو وكان احسن رئيس بلدية عرفته المدينة |
Babam, ben küçük bir kızken bana Moby Dick okurdu. | Open Subtitles | أبي كان يقرأ لي من موبي ديك متى أنا كنت بنت صغيرة. |
Bir gün gazetesini okuyor ve daha yeni beraber yemek yediği birinin, hakkında iyi şeyler düşündüğü birinin öldürüldüğünü görüyor. | Open Subtitles | يوماً من الأيام كان يقرأ الصحيفة ويرى بأن شخصٌ ما تعشّى معه للتوّ، شخصٌ قد فكّر فيه كثيراً قد قُتل. |
Hayır, belki birilerinin mektuplarını okuduğunu düşünmüştür. | Open Subtitles | لا ، ربما اعتقد ان شخصا ما كان يقرأ رسائله. |
Kahyaya göre, 13'ünün gecesi bu kitaptan biraz okudu. | Open Subtitles | وبناءً على أقوال كبير الخدم كان يقرأ ليلتها هذا الكتاب |
Benim yetenekli bir sanat yönetmeni olduğumu okumuş. | Open Subtitles | جاء لي , و كان يقرأ عني أن يكون مدير فني |
Neydi acaba? Muhtemelen çizgi romanlarını okuduğu yermiş. | Open Subtitles | من المحتمل أنه المكان حيث كان يقرأ كتبه الهزلية |
Bunu İncil okurken, birden donup, kaldığını söylüyor. | Open Subtitles | انه يقول بأنه سقط ميتاً عندما كان يقرأ عليه القداس |
Bay Komik Pantolon sahilde ne okuyormuş, bak. GEÇMİŞİN HAYALETLERİ | Open Subtitles | أنظروا ماذا كان يقرأ سيّد السروايل الغبيّة عند الشاطئ، كلا. |
Alfabeyi geriye doğru ezbere okuyordu. | Open Subtitles | الآن، لقد كان يقرأ الحروف الأبجدية بشكل معكوس |
Geçen hafta mutfağa gitmiştim. Pete gazete okuyordu. | Open Subtitles | لقد كنت في المطبخ الاسبوع الماضي بيت كان يقرأ الجريدة |
- Evet, sayfaları okuyordu. | Open Subtitles | أجل، أجل، كانت هناك صفحات، كما لو كان يقرأ. |
Aslında benim yazmış olduğum bazı kitaplarımı okuyordu. Ve benim söylediğim bir çok şeye katıldığını anladı. | Open Subtitles | كان يقرأ بعضاً من كتاباتي ووجد أنّه كان يوافقني فيما كنتُ أقوله. |
Başrahibe, Azizler Gecesi'nde seni sık sık kabristana götürür büyükbaban da sana Edgar Allan Poe'dan hikayeler okurdu. | Open Subtitles | رئيسة الدير أخذتك مراراً للمقابر كل ليلة هالوين وجدك كان يقرأ لك قصص |
Artik dayanamaz hâle geldigimde babam kutsal kitaptan sevdigi bir bolumu okurdu. | Open Subtitles | احيانا , عندما لا اعد اقدر على الاحتمال كان يقرأ ابي لي جزء معين من القطعة التي كان مغرم بها |
Her gün çizgi romanları okurdu, sonra da kendininkini çizdi. | Open Subtitles | كان يقرأ القصص المصوّرة كلّ يوم ومن ثمّ يرسم رسماته الخاصّة بجانبها. |
Bir gün gazetesini okuyor ve daha yeni beraber yemek yediği birinin, hakkında iyi şeyler düşündüğü birinin öldürüldüğünü görüyor. | Open Subtitles | يوماً من الأيام كان يقرأ الصحيفة ويرى بأن شخصٌ ما تعشّى معه للتوّ، شخصٌ قد فكّر فيه كثيراً قد قُتل. |
Terliyor, en sevdiğim kitapları okuyor, en sevdiğim yemekleri alıyor. | Open Subtitles | لقد كان يقرأ كتبي المفضلة لقد كان يحضر أطعمتي المفضلة |
Ben küçükken babamın bana H.G. Wells okuduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلمين ان والدي كان يقرأ لي كتب اتش.جي.وليس عندما كنت طفلة؟ |
Gazeteyi okuduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | تحت ملابسه لا أعتقد أنّه كان يقرأ الصّحيفة. |
Evet, okudu. | Open Subtitles | نعم، لقد كان يقرأ. |
Belki de sağlık raporunu okuyup sıkıntıya girmeden önce kitabını okumuş ve ilacını almıştı. | Open Subtitles | ربما كان يقرأ كتابه وأخذ أقراصه من قبل |
okuduğu kesin ama her sabah iki yumurta yiyor. | Open Subtitles | وإن كان يقرأ الجريدة إنه يأكل بيضتين صباح كل يوم |
Bir gün, babam gazete okurken, annem mutfak lavabosunda bana banyo yaptırmaya kalkmış. | Open Subtitles | يوما ما كان يقرأ الجريدة وهي تعطيني حماماً في حوض المطبخ |
Sanki okuyormuş gibi. Ama o okuyamazdı, çünkü neredeyse kördü. Böylece. | Open Subtitles | كأنه كان يقرأ لكنه لايستطيع القراءة لأنه تقريبا اعمى |