Bu ultra gizli ajan servisi bir zamanlar Kaos adıyla bilinen suç karteliyle mücadele etmiştir. | Open Subtitles | كانت سابقاً تحارب النقابة الإجرامية التي كانت معروفة باسم (كايوس) |
Son raporumun 627. sayfasından hatırlayacaksınız Kaos'un nükleerlere ilgisinde biraz artış var. | Open Subtitles | ربماتتذكرونمن الصفحة627 فيتقريريالأخير... أنه كان هناك تزايد في اهتمام (كايوس) بالأسحة النووية |
Kaos'un güvenliğimizi ihlal ettiğine inanmak için nedenimiz var. | Open Subtitles | حسناً ، إن لدينا سبباً مقنعاً لنعتقد أن نظامنا الأمني قد تم اختراقه بواسطة (كايوس) |
Caius'da kurallar herkes için aynıdır. Sözkonusu konutsa kimseye özel muamele yapılmaz | Open Subtitles | أنه نفس القوانين للكل في كايوس ليس هناك معاملة مستقلة عندما تأتي المسألة بشأن السكن |
Daha iyi haberlerle dönmeyi dilerdim General Caius öldü. filosu dağılmış durumda. | Open Subtitles | وأتمنى فقط عودتي جلبت أفضل الأخبار. الجنرال كايوس ميت. أسطوله مبعثر. |
Max'in istihbaratına dayanarak Ajan 38'i Kaos'un içine soktuk. | Open Subtitles | وبناءً على استخبارات (ماكس) استطعنا إدخال العميل (38) إلى (كايوس) |
Bir şeyi açığa çıkarmaya yaklaşmış olmalıyız ki Kaos bizi vurdu, hem de fena. | Open Subtitles | ولابد وأننا كنا على وشك اكتشاف شيء ما ولذلك قامت (كايوس) بضربنا ولقد ضربونا بقوة |
Tek ipucumuz Kaos'un bize karşı kullandığı bombayı yapan kişi. | Open Subtitles | ودليلنا الوحيد هو الشخص الذي صنع القنبلة التي استخدمتها (كايوس) ضدنا |
Bosna vatandaşı ve Kaos'un en gözde cephane tedarikçilerinden. | Open Subtitles | نعم ، إنه من (البوسنة) وهو أحد موردي الذخيرة المفضلين لدى (كايوس) |
Onu kullanarak Kaos'a ulasın ve çalınan nükleer malzemeyi geri alın. | Open Subtitles | استخدموه للوصول إلى (كايوس) ثم استعيدوا المادة النووية المسروقة |
Birçok Kaos ajanı da. Smolensk'te Kafe Minsk-Pinsk. | Open Subtitles | كما يفعل كثير من عملاء (كايوس) مقهى (مينسك-بينسك) في (سمولينسك) |
Sanırım Kaos bağlantımız bu. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا هو الخيط الذي سيقودنا إلى (كايوس) |
Nihayet. Adım Siegfried, Kaos'u temsil ediyorum. | Open Subtitles | أخيراً ، أن اسمي (سيجفريد) وأنا أمثل (كايوس) |
Kusura bakmayın ama CIA, Kaos hakkında hiçbir şey bilmiyor. | Open Subtitles | مع كل احترامي وكالة الاستخبارات الأمريكية لا تعرف شيئاً عن (كايوس) |
Önemli olan Kaos'un Los Angeles 'ta bir yere bomba yerleştirmiş olması. | Open Subtitles | المهم هو أن (كايوس) قامت بزرع قنبلة في مكان ما في (لوس أنجلوس) |
Gezegen dışında General Caius ile görüşmede. | Open Subtitles | في العالم الخارجي هي تُقابل الجنرال كايوس |
Öncelikle, Caius Martius'un halk düşmanlarının başı olduğunu biliyoruz. Biliyoruz, biliyoruz. | Open Subtitles | (أولاً أنتم تعرفون أن ( كايوس مارشيوش هو أكبر عدو للشعب |
Girişimimizi fazla kanlı görebilirler Caius Cassius,.. | Open Subtitles | ستبدو مؤامرات دموية كثيراً، يا (كايوس (كاسيوس) |
Kurban kesmekle kalalım, kasap olmayalım Caius. | Open Subtitles | دعونا نكن مضحين ولكن ليس جزارين، يا (كايوس) |
Caius Ligarius da pek kızgın Sezar'a, Pompeius'u övdü diye hırpalamıştı onu. | Open Subtitles | (كايوس ليغاريوس) يحمل في قلبه غيظاً من (قيصر) منذ وبخه لأنه مدح (بومبي) |
Caius Ligarius, Metellus'un bahsettiği. | Open Subtitles | (كايوس ليغاريوس)، الذي حدثني عنه (ميتيلوس) |