Ben onu büyük ağızlı, kısa bir beyaz adam sanmıştım. | Open Subtitles | إعتقدتُ أنهُ كانَ رجلاً قصيرًا أبيضًا مع فمٍ كبيرِ الحجمِ. |
Biliyorum, bana söyleyemeyeceğin büyük bir sırrın var ama söyleyebilirsin. | Open Subtitles | أَعْرفُ بأنّك عِنْدَكَ سِرّ كبيرِ أنتي لا تَستطيعُي إخْباري، لَكنَّك يُمْكِنُك أَنْ. |
Biliyor musun, bence bütün gezegeni büyük bir çatı ile kapatmalılar. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ يُغطّي بسقفِ كبيرِ واحد. ونحن لا يَجِبُ أبَداً أنْ تَكُونُ أكثر مِنْ 15 قدم |
Eğer büyük bir şey kazanmak istiyorsan, kindar ruhunu kontrol etsen iyi olur. | Open Subtitles | إذا تريد كسب الشيء كبيرِ من الأفضل أن تسيطر على روحك الحقودة |
Ben de asla 600 bin dolardan vazgeçmeyeceğim. | Open Subtitles | حَسناً، أنا متأكّدة كجحيم لَيستْ أتمشى ' بعيداً مِنْ 600 كبيرِ وتغييرِ |
Sonucundan emin olmadığım bir şey için bu büyük riski almak istemiyorum. | Open Subtitles | لَكنِّي لا أَستطيعُ تَبرير الأَخْذ الذي كبيرِ خطر بالحقيقةِ الصَغيرةِ جداً. |
Ne ile ilgili? Aslında biz büyük bir işin ortasındayız. | Open Subtitles | نحن في الحقيقة في المنتصفِ شيءِ كبيرِ جداً. |
Senin gibi, kıçı da kadar kafası kadar büyük olan bir adamın dümeni eline alıp tekneyi açık denizlere sürmesi gerek. | Open Subtitles | رجل لديه دماغ كبيرِ مثلك يجب عليه أن يأَخذ العجلةِ ويقودهم إلى الأرضِ المَوعُودةِ. |
Damadın annesi buraya oturacak... ve babası burada değil, o zanan herhangi bir büyük otursun. | Open Subtitles | والدة العريس ستجلس هناك. و إذا لم يكن الأب هنا، فيمكن لأيّ كبيرِ سن. |
Bunu ısıracak köpek balığı baya büyük olmalı. | Open Subtitles | يَجِبُ أَنْ يَكُونَ قرش ذو حجمِ كبيرِ |
- Boşanmak istiyorum. - Dottie, büyük bir şey var. | Open Subtitles | أنى أطلب الطلاق دوتي"، لدى شيء كبيرِ هنا"" |
Yakında büyük bir maçı var. | Open Subtitles | هو يُحْصَلُ على صُعُود مباراةِ كبيرِ |
Teyp, büyük ekran televizyon, sauna ve şarap mahzeni var. | Open Subtitles | هو يُحْصَلُ على a ستيريو وa تلفزيون شاشةِ كبيرِ وa حمام بُخار، قبو نبيذِ. |
Başaramazsak, incelemek için büyük bir olay mahallimiz olacak. | Open Subtitles | وإذا نحن لا نحن سَيكونُ عِنْدَنا a مشهد جريمةِ كبيرِ جداً للمُعَالَجَة |
Ne kadar da büyük bir ağız! | Open Subtitles | هذا فم كبيرِ ذلك لَيسَ قمى انها حقيبة |
Bu büyük haber dışında... | Open Subtitles | بإستثناء الذي واحد وواحد كبيرِ. |
Psi Phi Pi ile yapılcak karışım partisi cumartesinin en büyük etkinliği seçilmiş... | Open Subtitles | يَبدو كأن أصدقائَنا بسي في بي إنتهوا... بجَعلَ هذا السّبتِ حدثِ كبيرِ... |
Rhodey, büyük bir iş üzerinde çalışıyorum. | Open Subtitles | - نعم. Rhodey، أَعْملُ على الشيءِ كبيرِ. |
Zoysia ve Bermuda çimlerinde "büyük leke hastalığı" yapan bir tür mantar. | Open Subtitles | هو a فطر الذي أسباب "مرض رقعةِ كبيرِ" في عشبِ zoysia وعشب برمودا. |
Hemen şimdi başlıyoruz. Bu bidonu 5 bin dolarla dolduracağız. | Open Subtitles | البادِئ الآن، نحن سَنَمْلأُ هذا الدورقِ ب5 كبيرِ. |
On bin dolardan aşağı için kılını bile kıpırdatmaz. | Open Subtitles | لا يَحصَلُ عَلى خارج السريرِ لأقل مِنْ 10 كبيرِ. |