Yemek salonundaki büfede, masa örtülerinin altında bir kitap buldum. | Open Subtitles | وجدت كتاب في غرفة البوفيه لتناول الطعام، تحت مفارش المائدة |
(Gülüşmeler) Kitapçıda eline bir kitap aldığı zaman kitabın Amazon'da aldığı puanı görebiliyor. Doğrudan kitabın kapağına yansıtılmış olarak. Bu bir önceki konuşmacımız Juan'ın kitabı | TED | ههههههه إذا حمل كتاب في المكتبة يحصل على تقييم أمازون له والتي تعرض على الغلاف هذا كتاب جوان ، متحدثنا السابق |
Sanıyorum, sabaha kadar dışarıda takılır, oturup bir kitap okuyabilirim. | Open Subtitles | احسب اني استطيع التمشي حتى الصباح او اجلس لقراءة كتاب في مكان ما |
Çünkü köydeki her bir kitabı iki kez okuyan bu çocuğu duydu. | Open Subtitles | بسبب أنّه سمِعَ بهذا الصّبي الذي قرأ كُل كتاب في القرية مرّتين |
Bir yerlerde kitap mı okuyacaksın? | Open Subtitles | تقرأ كتاب في مكان ما؟ |
Bu, 2006'da Michael Poter ve Elizabeth Teisberg'in yazdığı bir kitapta güzelce anlatılmıştı. | TED | هذا مشروحاً بشكل جميل في كتاب في عام 2006 بواسطة مايكل بورتر و إليزابيت تيسبرج. |
Böyle bir zamanda kitap okuyabildiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أصدق يمكنك قراءة كتاب في وقت مثل هذا. |
Astrofizik üzerine bir kitap arasaydım nerede bulabilirdim? | Open Subtitles | مرحبا. إذا كنت تبحث عن كتاب في الفيزياء الفلكية، حيث أن أجد واحدة؟ |
Aşağıda aşırı kilolular için özel pozisyonlar hakkında bir kitap olması lazım. | Open Subtitles | الآن، لدي كتاب في الطابق السفلي مواقف خاصة لزيادة الوزن أعتقد أن... |
Ve rekor sayılabilecek kadar kısa bir sürede bir kitap yazdın, hem de... | Open Subtitles | في الحقيقةِ، لقد إنتهت من كتابة كتاب في زمن قياسي |
Beni kütüphanedeki bir kitap gibi alamaz. | Open Subtitles | لا يستطيع ان يفحصني كأنني كتاب في المكتبه |
Birinin farklı diller konuşabiliyor ya da haftada bir kitap okuyor olması çıkılabilir biri olduğunu göstermez. | Open Subtitles | فقط لأن الرجل بإمكانه أن يتحدث بلغة أجنبيه ويقرأ كتاب في أسبوع لا يعني أنهُ المناسب للمواعدة |
Yüzüne dayalı bir kitap olmayınca, dünyayı ilk defa gören bir körden farksızdı. | Open Subtitles | بدون كتاب في وجهه كان أشبه بأعمى يرى العالم لأول مرة |
New York'ta bir kitap üzerinde çalıştığım için dönmem gerekiyor. | Open Subtitles | انا اعمل على كتاب في نيو يورك لذلك علي ان اعود |
Bu bir kitap değil. Yayımcı tarafından basılıncaya kadar bir kitap değil. | Open Subtitles | إنه ليس كتاب في الواقع حتى يقوم ناشر بنشره |
Sabah toplantısında bir kitap tanıtacağım | Open Subtitles | انا على وشك أن إطرح كتاب في إجتماع الصباح |
Ama şu anda yerel kütüphanenin bankında oturan ve bir kitap açan "Şapkadaki Kedi" ve "Beş Çinli Kardeşler"'deki pipi ve işeme ile ilgili resimleri görecek olan çocuğa ne demeli? | Open Subtitles | لكن ماذا عن ذلك الطفل الذي يجلس هناك فاتحاً كتاب في هذه اللحظة... في أحد فروع المكتبة المحلية... ... |
19. yüzyıl sonlarında, Dünya'nın kaç yaşında olduğuyla alakalı tartışmalar yaptığınız bir jeoloji ders kitabı yazabilirdiniz. | TED | بنهاية القرن التاسع عشر. أمكنك تأليف كتاب في الجيولوجيا و تقديم الحجج عن قدم الأرض |
Tekrar ve tekrar Gladstone'un dünyanın en iyi kitabı dediği Psalms'da David insanlığın belasını tanımlar. | TED | أكثر من مرة بعد أخرى و في المزامير ، والتي وصفها جلادستون أنها أعظم كتاب في العالم يصف داوود شرور الجنس البشري |
Hapiste 48 kitap mı okudun? | Open Subtitles | قرأت 48 كتاب في السجن ؟ |
Kaderimiz gelecekteki bir kitapta yazmıyor. | Open Subtitles | فمصيرنا ليس مكتوباً في كتاب في المستقبل. |
Bay Newton, tüm bunları en kısa zamanda kitap hâline getirmenizi rica ediyorum. | Open Subtitles | اتوسل إليك سيد (نيوتن) أن تضع كل هذا العمل في كتاب في أقرب مايمكن. |