İnsanlar şovun devam etmesi için bir ülke nüfusu kadar insanın çalıştığını unutuyorlar. | Open Subtitles | تنسي الناس أنه يحتاج الي كثافة سكانية تملئ مدينة كاملة ليستمر العرض |
İnsanlar şovun devam etmesi için bir ülke nüfusu kadar insanın çalıştığını unutuyorlar. | Open Subtitles | تنسي الناس أنه يحتاج الي كثافة سكانية تملئ مدينة كاملة ليستمر العرض |
Modern şehirlerin kalabalık olduğunu düşünüyorsanız, şunu öğrenmek sizi şaşırtabilir, M.Ö. 2000 yılında bazı şehirlerin nüfusu Şangay veya Kalküta'nın nüfusundan iki kat daha fazlaydı. | TED | إذا كنت تعتقد أن المدن الحديثة مكتظة قد تتفاجأ عندما تعلم أن بعض المدن في عام 2000 قبل الميلاد كان فيها كثافة سكانية تقارب ضعفي الكثافة السكانية في شانغهاي أو كالكتا. |
M.Ö. 3000'de Uruk şehri, günümüzdeki New York City'den daha yoğun nüfuslu idi. | TED | عام 3000 ق. م. كانت مدينة الوركاء أكثر كثافة سكانية من نيويورك حالياً. |
Makineyi denizler aşarak yüzlerce kilometre taşıyıp en yoğun nüfuslu kentlerden birine bırakmamı mı istiyorsun? | Open Subtitles | تريد نقل آلتنا مائة ميل فوق المياه، وتضعها في مدينة تُعدّ الأكثر كثافة سكانية في البلد؟ |
ve bildiğiniz gibi Çin en büyük nüfusu olan. | TED | وكما تعرفون , الصين الأكثر كثافة سكانية . |
Orada geniş bir Müslüman nüfusu da var. Pekâlâ, gidelim. | Open Subtitles | وهناك فيه كثافة سكانية من المسلميين |
Ve dünya nüfusu fazla. | Open Subtitles | فهنالك كثافة سكانية في العالم |
nüfusu Nome'un 76 katı. | Open Subtitles | مع وجود كثافة سكانية أكثر من(نيوم) ب76 مرة |
Enerji ihtiyacı olan, büyük nüfuslu, gelişmekte olan ülkelere bunun nasıl yardımı dokunacak? | Open Subtitles | كيف لهذا أن يساهم في تطوّر الأمم التي لديها كثافة سكانية هائلة وبحاجة إلى الطاقة؟ |
Bu yüzden bu meyveleri halka sunabileceğim bir bahçe oluşturmaya koyuldum. Hedefim, bulabileceğim en yoğun nüfuslu bölgede bahçeyi kurmaktı. | TED | لذا بدأت بإنشاء بستان لكي تتوافر هذه الفواكه للعامة، وودت أن تكون هذه البساتين في أماكن ذات كثافة سكانية عالية قدر الإمكان. |