Sana yalan söyleyen, senden çalan ve ikimizi de aptal yerine koyan birinden. | Open Subtitles | ممم , شخص ما كذب عليكِ و سرق عملي و جعلنا نبدو كالحمقى |
Sana yalan söyledi çünkü intikamını almanın yeterli olmayacağını biliyordu. | Open Subtitles | لقد كذب عليكِ لأنّه علم أنّ انتقامك لمْ يكن كافياً |
Canım, o da Sana yalan söyledi, yani ödeştiniz. | Open Subtitles | عزيزتي، وهو كذب عليكِ بالمثل، لذا الكفة متعادلة |
Sana kaç kere yalan söylediğini, otoriteni kaç kez baltaladığını, diğer doktorların önünde kaç kez küçük düşürdüğünü bilmiyorsun bile. | Open Subtitles | ليس لديكِ فكرة كم مرة كذب عليكِ و تجاهل سلطتك و جعل مظهرك سيئاً أمام الأطباء الآخرين |
Kusura bakma Kate. Demin babamın Sana yalan söylediğini öğrendim. | Open Subtitles | أنا آسفة (كايت) , آكتشفت بأن أبي كذب عليكِ. |
- Neden bilmiyorum. - Metresi konusunda da Sana yalan söyledi. | Open Subtitles | لا أعرف السبب لقد كذب عليكِ ان لديه عشيقة |
Kimse Sana yalan söylemedi ve sen yanlış kişiyi seçmedin. | Open Subtitles | لا احد كذب عليكِ, ولَم تختاري الرجُل الخطأ. |
O zaman Grenoble'e gitmemiş, yani Sana yalan söyledi. | Open Subtitles | إذن لقد كذب عليكِ. لم يكن في "جيرنوبل". |
Phoebe, Sana yalan söyledi. | Open Subtitles | فيبي، لقد كذب عليكِ |
Hayır, hep bir şey yoktur zaten. Telefonda Sana yalan söyledi, papatya. Paçayı yırtmasına izin verme. | Open Subtitles | لا ، انها لا شيء أبداً ، لقد كذب عليكِ في الهاتف (مارجريتا) لا تدعيه خارج الصناره ، هذا هو غرضه |
Belki orada olanlarla ilgili Paul Sana yalan söylemiştir. | Open Subtitles | لا ربما كذب عليكِ (بول) بشأن ماحصل داخلها |
Sana yalan söyledi, ihanet etti. | Open Subtitles | لقد كذب عليكِ , خانكِ |
Yani Sana yalan söyledi. | Open Subtitles | إذاً فقد كذب عليكِ |
Sana yalan söyleyen Velov, Lizzy ben değilim. | Open Subtitles | إن (فيلوف) هو من كذب عليكِ يا (ليزي) ، لستُ أنا |
O halde Reddington'ın en başından beri yalan söylediğini de biliyorsun. - Evet. | Open Subtitles | أنتِ تعلمين إذن أن (ريدينجتون) قد كذب عليكِ من البداية |