Bu yerleştirilen malzeme ya sıvı formda ya da ürün pudra formunda başlıyor. | TED | وهذه المواد المرسوبة اما بدأت كسائل او مواد على شكل مسحوق |
Aynı, maddenin sıvı ya da katı halde bulunabilmesi gibi, tüm uzay-zamanı kaplayan Higgs alanı da iki farklı halde bulunabilir. | TED | تمام مثلما تتواجد المادة كسائل أو صلب, اذا مجال هيقز, المادة التي تملأ كل الزمكان يمكن أن تتواجد في حالتين. |
Daha sonra su, tehlikeli morötesi ışınlara karşı sıvı bir güneş koruyucusu gibi davrandı. | Open Subtitles | في ذلك الوقت، عمل الماء كسائل واقي من الأشعّة فوق البنفسجيّة الخطيرة. |
Dişimi tırnağıma taktım, Bay Reid. Ve bakın sıvı hale getirdim. Artık çok daha çabuk etki ediyor. | Open Subtitles | لقد عملت بجد,سيد ريد,و الأن إنظر تم تصنيعه كسائل,فعال بسرعة اكبر |
Howard'ın icadı, Sheldon'ın matematiği, benim uzay-zamanın aşırı soğutulmuş sıvı olduğuna dair asıl teorim. | Open Subtitles | إختراع هاورد, حسابات شيلدون نظريتي الأصلية بأن الزمكان كان كسائل فائق البرودة |
Ama günümüzde yaygın olarak işyerleri için yangın söndürme sistemlerindeki sıvı olarak kullanılır. | TED | لكن اليوم يستخدم بكثرة في مباني المكاتب -- في نظام مطفئة الحرائق كسائل لإخماد النار. |
Şimdi sıvı olarak su kullanabilirdim ama çok az ıspanak su- | Open Subtitles | الآن , كسائل يمكنني استخدام الماء , لكن سأستخدم العصير - 1% - |
Fakat çok çok soğuk ortamlarda sıvı halde bulunabilir. | Open Subtitles | لكن يمكن وجوده كسائل .. |
Chloe, bu olay bir şişenin içindeki metalik bir sıvı yüzünden başladı. | Open Subtitles | كلوي)، هذا بدأ) كسائل معدني داخل قارورة |