| George Washington'ın kazandığı ilk muhabereydi ve bağımsızlık savaşının dönüm noktalarından biriydi. | TED | إنها كانت المعركة الأولى التي كسبها جورج واشنطن ، في الواقع ، وكانت الى حد كبير نقطة تحول في حرب الاستقلال. |
| Merhumun kazandığı tüm para ailesine gider. | Open Subtitles | أى أموال قد كسبها ستذهب لتقسم على العائلة |
| Jim'in Şanghay'daki yıllarında kazandığı ve kaybettiği şeyleri sayabilir miyiz? | Open Subtitles | لو استطعنا أن نفكر في أشياء جيم اضاعها خلال سنواته في شنغاهاي والأشياء التي كسبها |
| Bruni ancak böyle kazanabileceğimiz bir nükleer savaş başlatmaya çalışıyor. | Open Subtitles | يحاول (بروني) أن يبدأ النوع الوحيد من الحرب النووية التي يمكننا كسبها |
| - Bu kazanabileceğimiz bir savaş değil. | Open Subtitles | هذه ليست حرب يمكننا كسبها. |
| Karşılaşma çoğu zaman saldırıyla kazanılmaz, arzuyla kazanılır. | Open Subtitles | لكن المجابهة، نادراً ما يتم كسبها ،عن طريق القوة بل عن طريق الإرادة |
| Hayır, Heather Sorrentino için kazanılabilir. | Open Subtitles | كلا، يمكن كسبها من أجل (هيثير سورنتينو). |
| Bu makinenin en iyi yanı bize, kaybettiği zerre yağı ve, kazandığı her kas kütlesini göstermesidir. | Open Subtitles | الشيء العظيم في هذه الأجهزة أنها ستعطينا أيّ أونصة من الدهون فقدها ، أيّ أونصة من العضل كسبها ، سوف تتبع ذلك |
| Savaşlar tahliyelerle kazanılmaz. | Open Subtitles | الحروب لا يتم كسبها عن طريق الاخلاء |
| kazanılabilir. | Open Subtitles | ويمكن كسبها . |