Bu gece birinin Kefaletimi ödemesi gerekecek. | Open Subtitles | حسناً ، على أحدهم أن يقوم بدفع كفالتي هذه الليلة |
Şimdi hapse girmek üzereyim Kefaletimi ödeyecek kimsem yok benim | Open Subtitles | الآن أوشكت أن أدخل السجنّ ولا أحد يدفع كفالتي |
Sanırım Süper-anne aynı hafta ikinci kez Kefaletimi ödemez. | Open Subtitles | لا اظن الأم الخارقة تستطيع كفالتي مرتين في الأسبوع |
kefalet ücretimi gönderin ben de imzalarım. | Open Subtitles | أريد أن يتم دفع كفالتي أرسل لي الكفالة وسأوقّع ذلك |
Karen annesini ikna etti. O da evini kefalete karşılık teminat gösterdi. Serbesttim. | Open Subtitles | أخيراً كارين جعلت أمها ترهن البيت لتدفع كفالتي وقد خرجت |
Faturalarımı ödedi evde yaşadı, Kefaletimi yatırdı. | Open Subtitles | كان يدفع فواتيري , ويعيش في المنزل , ويدفع كفالتي |
Genelde, o benim Kefaletimi öderdi, bu yüzden hoşuma gitti biraz. | Open Subtitles | عادة هي مَن تدفع لي كفالتي لذلك أنا أحب ذلك نوع ما |
Kefaletimi ödediğin için sağ ol baba. Beni Rushmore'a bırakabilir misin? | Open Subtitles | شعر أسود، يلبس نظارات، وجه بيضاوي أشكرك على دفع كفالتي يا أبي هل يمكنك أن تقلّني الى "راشمور"؟ |
Kefaletimi ödemenizin tek sebebi eve gitmemin gerektiğiydi. | Open Subtitles | ألم تُدفع كفالتي بهدف العودة للمنزل؟ |
Neden Kefaletimi ödedin dostum? | Open Subtitles | كيف يكون لكَ أن تدفع كفالتي يارجل؟ |
Kefaletimi yatırmanı istemedim. | Open Subtitles | أنا لَم أطلب مِنك دفع كفالتي |
Kefaletimi ödediğin için teşekkür etmek isterim. | Open Subtitles | كنت أود شكرك على دفع كفالتي |
Kefaletimi niye ödedin? | Open Subtitles | لماذا دفعتِ كفالتي ؟ ؟ |
- Ödemiş olamazsın. - Kefaletimi mi ödedin? | Open Subtitles | لا لم تفعلها دفعت كفالتي ؟ |
Kefaletimi ödediğin için sağ ol. Lisbon niye bilmiyorum telefonuna cevap vermiyorum. | Open Subtitles | شكراً على كفالتي لم تكن (ليزبن) تجيب على هاتفها لأسباب معيّنة |
Niye Kefaletimi ödedin o zaman? | Open Subtitles | لماذا دفعت كفالتي اذن ؟ |
Eve uğra, parayı al, buraya gel, Kefaletimi öde oldu da bitti maşallah. | Open Subtitles | مر على المنزل واجلب المال وتعال لتدفع كفالتي (و عمك هو (بوب |
Yalnızca kefalet parasına ihtiyacım olduğunda. | Open Subtitles | فقط عندما أحتاج إلى من يدفع كفالتي |
Onun kefalet parasını geri ödemek istiyorum. | Open Subtitles | كنت أريد أن أرد له أموال كفالتي |
Beni çıkarmak zorundasın. Karen annesini ikna etti. O da evini kefalete karşılık teminat gösterdi. | Open Subtitles | أخيراً كارين جعلت أمها ترهن البيت لتدفع كفالتي وقد خرجت |
Kesin konuşmak gerekirse 10 bin dolar. Bak, büyük bir meblağ olduğunu biliyorum, ama kefaletim için. | Open Subtitles | عشرة ألاف سأكون دقيقاً , اسمع اعرف ان هذا كثيراً, لكنه من اجل كفالتي |
kefaletle bir saat önce çıktım. | Open Subtitles | خلال الأيام الثلاثة الماضية لقد دفعتُ كفالتي منذ ساعةٍ مضت |
İşte paran. Beni çıkardığın için teşekkür ederim. | Open Subtitles | .هذه نقودك شكراً لكَ لأنك دفعت كفالتي |
Daha sormadan kefaretimi yatırmış. | Open Subtitles | دفع كفالتي قبل أن أطلب منه حتى. |