Cennetten bir parça yaşadım, gerçekten, ama şimdi eve gitmeliyim. | Open Subtitles | مضاجعتك كانت كقطعة من الجنة لكن بجدية, يجب أن أعود ألى المنزل الأن. |
- O taş mı? - Metal bir parça gibi. | Open Subtitles | هل يحمل حجراً في يده - تبدو كقطعة من الحديد - |
Kılıcım, seninkine bakınca hurda parçası gibi sanki. | Open Subtitles | سيفك افضل من سيفي سيفي يبدو كقطعة من الحديد من أين لك مثل هذا السيف |
Size söyleyeyim, aşağılanmaktan ve et parçası gibi davranılmaktan bıktım. | Open Subtitles | لأنه يجب أن أخبرك بدأت أمقت الإذلال و التعامل معي كقطعة من اللحم |
Birbirimize sadece bir et parçasıymış gibi davranmamız. | Open Subtitles | تعلم، جميعنا نعامل بعضنا كقطعة من اللحم. |
Birbirimize sadece bir et parçasıymış gibi davranmamız. | Open Subtitles | تعلم، جميعنا نعامل بعضنا كقطعة من اللحم. |
- Benim için, bu cennetten bir parça. | Open Subtitles | حسناً, بالنسبة لي إنه كقطعة من الجنة |
bir parça peynir, cennetten bir parça diyorum. | Open Subtitles | قطعة جُبنة كقطعة من الجنة، أعتقد ذلك. |
Bu kek ... baş aşağı bir parça kek bulunuyor . | Open Subtitles | إنه سهل كقطعة من كعكة, كعكة مقلوبة |
Liderimizin adı da nihayetinde bir parça peynire verilecek. | Open Subtitles | و سينهي الحال بالفوهور كقطعة من الجبن! |
Tıpkı cennetten bir parça gibi. Bay Silver. | Open Subtitles | أنها كقطعة من الجنة، سيد (سيلفر). |
Ne yapacaktım ya, meyve parçası gibi çürümene izin mi verecektim burda? | Open Subtitles | ماذا كنت سأفعل؟ أجعلك تتعفني هنا كقطعة من الفاكهة؟ |
Bir odun parçası gibi görünmeli. | Open Subtitles | ويجب أن تبدو كقطعة من الخشب |
- ...bir bavul parçası gibi davranıyor." - "Bavul parçası" mı? | Open Subtitles | -ولكن عاملته كقطعة من المتاع -متاع ؟ |
Evet ama o çek Theo'nun bir parçası gibi. | Open Subtitles | نعم، ولكن الشيك يبدو كقطعة من "ثيو". |
- Ona bir et parçasıymış gibi davranıyorlar. | Open Subtitles | -إنّهن تعاملنه كقطعة من اللحم |