Sonra, farkediyor ki ben yalnızca miyadı dolmuş, yaşlı bir gevezeyim, ...o ise taze, parlak ve ay ışığında çok şey vadeden bir martini gibi. | Open Subtitles | و عندها تدرك أني مجرد عجوز ثرثار و أنها شابة و مشرقة و مليئة بالوعود ككأس من المارتيني في ضوء القمر |
Bu bir tür gelenek gibi bir şeydir. - Kalıpları kırmak. | Open Subtitles | نعم، إنه مُحقّ إنه عرف تقليدي مثلا ككأس روز |
Bu bir tür gelenek gibi bir şeydir. - Kalıpları kırmak. | Open Subtitles | نعم، إنه مُحقّ إنه عرف تقليدي مثلا ككأس روز |
Ama Warwick Holborough'nun kulakları Cambridge Kupası gibi! | Open Subtitles | ولكن وارويك هولبرو لديه أذنان ككأس كامبريدج |
Dalgalar arasında eğlence, edep yerlerinin kumlanması ki bowling kupası gibi parlasın. | Open Subtitles | الرقص حول الأمواج، أماكنكِ الخاصّة تتعرض لرمال -لكي تلمع ككأس بولينغ |
Doğrusu, Starbucks bardağı gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | صراحةً, انتِ تبدين ككأس ستاربكس |
Benimle uğraş, bende seni plastik bardak gibi ezeyim. | Open Subtitles | استفزني وسأسحقك ككأس ورقية |
Şarap kadehi gibi seksi. | Open Subtitles | جيد ككأس من المشروب |
Sanki büyük boy tekila gibi, değil mi? | Open Subtitles | إنه ككأس كبير من الشراب! |