| Anand'ın aklı, Konuşma şekli her şeyi normal insan gibi. | Open Subtitles | ذكريات آناند سلوكه وطريقة كلامه وغيرها مثل أي إنسان طبيعي |
| Daha önce de saçmalardı, ama artık tamamen abuk sabuk konuşuyor. | Open Subtitles | لم يكن كلامه منطقياً في حالته الطبيعية والآن إنه يتفوه بالحماقات |
| Ama tanrı, anlaşılır olması adına, sözünü insan aracılığıyla konuştu. | Open Subtitles | لكن الله قد تحدث عن طريق رجل لجعل كلامه واضح |
| Potansiyel olarak başı belada olan bir adamın sözüne karşı. | Open Subtitles | كلامه ضد كلام رجل يبدو أنه يعاني من بعض المشاكل. |
| Brennan, ona anlam ifade eden tek psikolojik tip olduğunuzu söylüyor. | Open Subtitles | برينان قالت أنك الطبيب النفسي الوحيد الذي جعلها تشعر بالعقلانية في كلامه |
| söylediği doğru çıkarsa ve çocuk zarar görürse kendini asla affetmezsin. | Open Subtitles | إذا كان هناك بعض الحقيقة في كلامه وتعرض هذا الطفل للأذي فلن تسامح نفسك |
| Gördüğünü söylüyor ama söyledikleri çok saçma. | Open Subtitles | قال بأنه رأى ما حصل لكن كلامه ليس منطقياً بالمرّة |
| Konuşması bitince şapkamı alıp yanına gittim. | Open Subtitles | عندما انتهى من كلامه خلعت قبعتي وحييته بها |
| - Frank onu çok seviyor. Konuşma tarzını çok seviyor. | Open Subtitles | " فرانك " مغرم به بجنون انه يحب طريقة كلامه |
| Telefondaki Konuşma tarzını beğenmediğini söylemiştin. Yo hayır. | Open Subtitles | أعتقد أنك قلت أن طريقة كلامه على الهاتف لم تعجبك نعم ، لم تعجبني |
| Konuşma sorunu inmeden kaynaklanıyor. | Open Subtitles | وما يعنيه ذلك هو كلامه بعد الأزمة التي مر بها |
| Lütfen ona bakma. Urduca konuşuyor da. | Open Subtitles | لا تأخذي على كلامه أنه مبتلي باللغة الأوردية |
| Halledebilecek birini buldum aslında, ama çoğunlukla Çince konuşuyor ve ne istediğini anlayamadım. | Open Subtitles | وجدت شخص عنده الاستعداد لتصليحه لكن غالبية كلامه كان بالصينية لم استطع فهم مايريد |
| Bir papağanı var Ginadan daha küfürlü konuşuyor. | Open Subtitles | لديه ببغاء كلامه أقبح من كلام جينا |
| Makoto tarafından sürekli küçümsenen biri ve onun sözünü hiç dinlemez. | Open Subtitles | ،إنه نوع الأب الذي يتم السخرية منه دائماً . ولا يُسمع كلامه نهائياً |
| Her anlamda bir fanatik. sözüne inanabilirsiniz. | Open Subtitles | انه متطرف ولا يخادع يجب ان يؤخذ كلامه على محمل الجد |
| O herif sana yardım edeceğini söylediği halde etmedi mi? | Open Subtitles | هل ذلك الحقير تراجع عن كلامه ؟ |
| Çünkü söyledikleri mantıklıydı. | Open Subtitles | في سقيفة الطعام تلك لأن كلامه كان منطقيا |
| Evet. Konuşması sanki ölmekten korkmuyormuş gibiydi. | Open Subtitles | بدا من طريقة كلامه أنه لا يخاف الموت |
| Hepsinin bittiğine inanmıyorum. Babam sözünden dönmez. | Open Subtitles | لا أصدقّ بأنّه كلّه ذهب أبي لم ينفّذ كلامه ابداً |
| Senin söylediklerini ciddiye almayan bir adamdı. Söylediklerimi anlıyor musun? | Open Subtitles | لم يكن الرجل الذي تعتمدين على كلامه أتفهمين ما أقصد؟ |
| Bir kral söylediklerinin arkasında durur ve verdiği sözleri tutar. | Open Subtitles | الملك الذي لايعود في كلامه يجب عليه أن يفى بوعوده |
| Tekrar izlemeye hiç gerek yok. Adamın konuşmasından sonra arkadaki sesleri dinleyin. | Open Subtitles | لسنا بحاجةٍ لرؤية ذلك مجدّداً - اسمعوا، صوت الخلفيّة بعدَ كلامه - |