Olur, elimizde olan tek şey bu. | Open Subtitles | بالتأكيد، بالتأكيد. لو كان ذلك كلّ ما لدينا. |
Japon bir casusa aşık oldu ve kadın da ona ihanet etti, işte elimizde olan tek şey bu. | Open Subtitles | . وقع في حبّ جاسوسة "يابانية" وخانته، وهذا كلّ ما لدينا. |
Dean, elimizde olan tek şey şifresi kırılmış kredi kartları. | Open Subtitles | (دين)، كلّ ما لدينا هو بضع بطاقات ذهبية لا تكفي. |
Elimizdeki tüm ekipman bir sonogram ve taşınabilir röntgen cihazı. | Open Subtitles | كلّ ما لدينا هو جهاز صدى محمول وجهاز تصويرٍ سينيّ محمول |
Yeterli değil fakat bütün sahip olduğumuz şey bu | Open Subtitles | ليست كثيرة، ولكنّها كلّ ما لدينا. |
Elimizdekilerin hepsi, neye benziyor olabileceği hakkındaki sonraki izlenimler. | Open Subtitles | كلّ ما لدينا هو بعض الإنطباعات عن شكله |
Şu ana kadar elimizde olan tek şey, Molly'nin 14 sene öncesine ait olan karışık düşünceleri. | Open Subtitles | حسنٌ ، كلّ ما لدينا الآن، هي ذاكرة (مولي) المُشوشة. عمَّ حدث مُنذ 14 عاماً. |
Şu ana kadar elimizde olan tek şey, Molly'nin 14 sene öncesine ait olan karışık düşünceleri. | Open Subtitles | حسنٌ ، كلّ ما لدينا الآن، هي ذاكرة (مولي) المُشوشة. عمَّ حدث مُنذ 14 عاماً. |
Tüm izleme uydularını, insansız hava araçlarını, çevre yolu kameralarını, Elimizdeki tüm kaynakları kullanın. | Open Subtitles | إستخدموا كلّ قمر مراقبة إصطناعي، كلّ طائرة بدون طيّار، كلّ آلة تصوير بالطرق السريعة، إستخدموا كلّ ما لدينا من مصادر |
Elimizdeki tüm rozetleri veririz. Bırak da gidelim! | Open Subtitles | سأعطيك كلّ ما لدينا من بطاقات لكن اسمح لنا بالخروج! |
Elimizdekilerin hepsi bu mu? -Hepsi bu. | Open Subtitles | ذلك كلّ ما لدينا. |