tüm seçenekleri ele almanıza imkân yok, o yüzden şansınızı deneyin. | TED | ليس بالإمكان دراسة كل الخيارات لهذا السبب يجب أن نجازف. |
Hiyerarşik yönetim yapıları tüm seçenekleri değerlendirmenize izin vermez. | Open Subtitles | تدرج القيادة لا يسمح لك بالنظر في كل الخيارات |
Son olarak, tüm seçenekleri gözden geçirdiğimize emin olun ve en iyi hareket yönteminin bu olduğuna da eminiz. | Open Subtitles | اخيرا, اريد ان اطمئنكم اننا درسنا كل الخيارات ونحن واثقون ان هذا افضل حل شكرا لكم |
Ona bütün seçenekleri sunabilirim, ama onu kendi istediğimi yapmaya zorlayamam. | Open Subtitles | , يمكنني أن اعطيها كل الخيارات في العالم لكن لا يمكنني أن أجعلها تفعل ما أريده |
Bajrangi'nin yüzüne tüm kapılar kapanınca ...çocuğu ailesine kavuşturmak için sadece bu seçeneği kalmıştı. | Open Subtitles | وعندما فشلت كل الخيارات الأخرى .. "كان Bajrangi فقط هذا خيار واحد اليسار إلى توحيد لها مع والديها." |
Onun vasıta olmadığını bilmem gerekirdi ama her seçeneği denemek gerek işte. | Open Subtitles | "وكان يجب أن أعرف أنها لم تكن "السفينة لكن يجب أن تجربي كل الخيارات ، تعرفين ؟ |
Yani, tüm kutuları değil tabii. | Open Subtitles | أعني, ليس كل الخيارات |
Bir gazeteci arkadaşım her zaman tüm olasılıkları incele demişti. | Open Subtitles | أحد أصدقائي الصحفيين يقول دائماً إفحص كل الخيارات |
- Elimdeki tüm seçenekleri deniyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أحاول في كل الخيارات المتاحة لمساعدتها |
tüm seçenekleri gözden geçirdim ve bence en iyisi bu. | Open Subtitles | وقد درست كل الخيارات وأعتقد هذا هو الخيار الأفضل |
General, havaalanı düşman unsurların elinde de olabilir bu yüzden tüm seçenekleri değerlendiriyoruz. | Open Subtitles | الموافقة من الدولة المضيفة جنرال ، يمكن ان يكون المطار عدواني لذا يجب ان نضع كل الخيارات امامنا |
O yüzden diğer tüm seçenekleri keşfetmeli ve çılgınca bir şey yapmadan önce tüm olasılıkları elemeliyiz. | Open Subtitles | لذا من المهم استكشاف كل الخيارات واستنفاذ كل إمكانية قبل القيام بشيء جنوني |
- Aynen. Sadece tüm seçenekleri masaya yatırıyorum. | Open Subtitles | صحيح، نحن فقط نعرض كل الخيارات المتوفرة |
Başkan tüm seçenekleri görmek istiyor Saul. | Open Subtitles | الرئيس يريد كل الخيارات على الطاولة,سول |
Bunun hakkında konuştuk. Sana bütün seçenekleri sundum. | Open Subtitles | تحدثنا بشأن ذلك ؛ و أعطيتُكَ كل الخيارات |
Doğru hissettirdiği için bir cevabı seçmekten daha çok, eleştirel düşünen bir insan ulaşılır olan bütün seçenekleri özenli inceleme ve eleştiriye tabi tutar. | TED | فبدلا من اختيار إجابة فقط بسبب الشعور أنها صائبة، الشخص الذي يستخدم التفكير النقدي يجعل كل الخيارات المتاحة خاضعة للشك وللتدقيق. |
Bana dünyanın bütün seçenekleri sizinmiş gibi geliyor. | Open Subtitles | يبدو لي أنك تمتلك كل الخيارات الموجودة |
Bajrangi'nin yüzüne tüm kapılar kapanınca ...çocuğu ailesine kavuşturmak için sadece bu seçeneği kalmıştı. | Open Subtitles | وعندما فشلت كل الخيارات الأخرى .. Bajrangi فقط كان هذا خيار واحد ترك لاعادة توحيد لها مع والديها. |
Bazen elinizdeki her seçeneği o an kullanamıyorsunuz. | Open Subtitles | أحيانا كل الخيارات ليست واضحة على الفور |
her seçeneği incelemeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نتحرى عن كل الخيارات |
Yani, tüm kutuları değil tabii. | Open Subtitles | أعني, ليس كل الخيارات |