Tek yapabileceğin tanık göstermek. Bir adamın sözü diğerine karşı gelir. | Open Subtitles | كل ما يمكنك فعله هو إحضار شهود وسيكون كلمتي ضد كلمتهم |
Tek yapabileceğin ise kafanı eğmek, silahını kaldırmak ve vicdanını rahat tutmak. | Open Subtitles | كل ما يمكنك فعله هو إبقاء رأسك منخفض و سلاحك للأعلى و ذهنك صافي |
O da aynı şeyleri hissettiğini söylemediği sürece Tek yapabileceğin öyle anlarla yetinmek. | Open Subtitles | لذا طالما لم تخرج وتقول أنها تبادلك نفس الشعور، كل ما يمكنك فعله هو الإحتفاظ بتلك اللحظات |
Yapabileceğin tek şey, bu seçimin seni mahvetmesine izin vermemek. | Open Subtitles | كل ما يمكنك فعله هو أن لا تسمحي لذلك بتدميرك. |
Evet. Çok fazla kötü şey yaptın. Şimdi Yapabileceğin tek şey iyi bir şeyler yapıp teraziyi dengelemek. | Open Subtitles | أجل، لقد قمت بالعديد من الأعمال الفظيعة كل ما يمكنك فعله الآن |
Doğruyu söyledin Mark. Tüm yapabileceğin bu. | Open Subtitles | لقد قلت الحقيقة مارك هذا كل ما يمكنك فعله |
Tüm yapabileceğin de budur zaten, teklif etmek. | Open Subtitles | حسناً، هذا كل ما يمكنك فعله.. تقديم عرضا |
Tek yapabileceğin onları yakmak. | Open Subtitles | كل ما يمكنك فعله هو إحراقهم |
Ve Tek yapabileceğin bu. | Open Subtitles | و هذا كل ما يمكنك فعله |
Tek yapabileceğin şey bu. | Open Subtitles | هذا كل ما يمكنك فعله |
Tek yapabileceğin bu. | Open Subtitles | -إذن هذا كل ما يمكنك فعله. |
Tek yapabileceğin bu, Ryan. | Open Subtitles | ذاك كل ما يمكنك فعله يا (رايان). |
Yapabileceğin tek şey bu. Charlie Sievers'i tut. | Open Subtitles | هذا كل ما يمكنك فعله استأجر / تشارلى سيفرز |
Yapabileceğin tek şey tatlı ve harika bir adam olmaya devam etmen. | Open Subtitles | كل ما يمكنك فعله في الإستمرار... في كونك الرجل اللطيف الرائع الذي عهدتك إياه. |
Yapabileceğin tek şey sinirlenmek. | Open Subtitles | كل ما يمكنك فعله هو الشعور بالغضب. |
Yapabileceğin tek şey bu. | Open Subtitles | هذا كل ما يمكنك فعله |
Tüm yapabileceğin pisliğe batmak. Ya da pisliğin üstünde yükselmek. | Open Subtitles | كل ما يمكنك فعله أن تغوص في أعماق القذارة أو نسمو فوقها |